Ekonomideki sorunlarımızın kaynağı üretim eksikliğinden mi kaynaklanıyor? Bu soru ekonomi ile ilgilenen herkesin ilk düşündüğü ve cevapladığı soru. Herkes ekonomide üretim artırılırsa, sorunların çözüleceğini iddia etmektedir. Aslında pek de öyle kolay değil. Soğan örneğinden konuyu açıklarsak daha iyi anlaşılacaktır. Hatırlarsanız bundan iki yıl önce soğan fiyatları kış aylarında ani bir yükselişle iki katına bir anda çıktı. Bunun üzerine kamu, hal esnafı ve soğan yetiştiricileri üzerinden binlerce komplo teorisi internet dünyasında hızla yayıldı. Peki konuyu ekonomi dünyasında nasıl açıklayabiliriz!  

Konuyu üretim seviyelerinden açıklarsak, Türkiye’de 2020 ile 2022 arasındaki soğan üretim miktarı sırasıyla 2,3 milyon, 2,5 milyon ve 2,35 milyon ton gerçekleşmiş. Buradaki değişime dikkat edilirse soğan fiyatlarının çok yükseldiği 2020 yılındaki üretimden sonra,2021 yılında yaklaşın 180 bin ton artmıştır. Soğan fiyatları ikinci yılda istenen performansı göstermediği için çiftçiler üretimi tekrar 2020 yılındaki seviyesine düşürmüşler. Aslında iktisadın en bilinen teorileri olan King Yasası ve Örümcek ağı teoremi açıklamaktadır. Kısaca fiyatlar yükseldiğinde izleyen yıl üreticiler üretimi artırırlar fakat üretimi artırdıkça da fiyatlar düşeceği için bir sonraki yıl ise tekrar üretimi eski denge noktasına götürecektir. Yani kış aylarında aşırı yaygara yapılan soğan fiyatlarındaki artış, kış şartlarından veya pazarlama dengesizliklerinden artmaktadır. Ayrıca soğan depolayan insanlar ise, uzun süre soğan saklama maliyetlerine katlandıkları için bazı dönemlerde spekülatif kar elde etmesi normaldir. Eğer bu depocuları ürkütürsek, depolamaktan vazgeçerlerse soğan gibi hassas depo sorunlar olan bir ürünü ithal etmek zorunda kalabiliriz. Birkaç aylık ailelerin beş on kilo soğanı %50 fazla maliyetle satın almaları ekonomik düzeni beklendiği kadar etkilemez. Fakat üretim seviyesinde kalıcı hasar verecek arzı etkileyen bir kamu politikası uygulanırsa bunun ekonomik maliyeti ya bütçeden pahalı bir şekilde karşılanacaktır. Ya da ithalat yoluyla üreticiler cezalandırılırsa, ilerleyen yıllarda soğan ulaşmak çok daha pahalı olacaktır.  

Soğan örneğini diğer ürünlere de yayabiliriz. Türk ekonomisi, sanayi, tarım ve inşaat alanında dünyanın önemli üretim merkezlerinden birisidir. Hatta rahmetli Demirel’in sürekli vurguladığı gibi Macaristan ile Çin arasındaki dünyanın en geniş coğrafyasında Türkiye’den daha büyük üretim yapabilen bir ekonomi yoktur. Türkiye dünyadaki sıralama da milli geliri ile elde ettiği pozisyondan, üretim gücü yönünden daha yukarıdadır. Türkiye küresel çıktı(üretim) göstergelerine göre dünyada on ikinci sıradadır. Araba, elektronik eşya, çimento veya makarna gibi çok değişik ürünlerde dünyada ilk on beş ülkeden birisidir. Hatta birçok üründe İspanya ve İtalya’dan fazla üretim yapabilmektedir. Bu kadar uzun bir girişi şunu demek için yaptım. Türkiye’nin sorunu üretim yapmak değildir. Ülkenin finans ekonomisinin yönetimindeki sorunlar ve yüksek teknolojili üretim yeteneklerinin diğer ülkelerden aşağıda olması sorunu vardır. Bu nedenle, ekonomideki konuları tartışırken üretimi artıralım vizyonunu (veya vizyonsuzluğunun) ötesine geçmemiz gerekiyor. Zaten ülkedeki ihtiyaçlar artıkça, üretim seviyesi de gecikmeli de olsa artacaktır. Diğer sorunların çözümü ise sürekli olarak aksamaktadır.