Öyle kulaktan dolma laflarla, sırf birilerine yalakalık yapmak adına klavyenin tuşlarına basmanın gazetecilik olduğunu sananlar, 60 kelimelik bilgi dağarcıklarınla ancak kendi eksenleri etrafında dolaşarak gazetecilik yaparlar.
Gez, gör, yaşa ve bilgi depoladıktan sonra ne yazacaksan yaz arkadaş.
Dün öğle yemeğini de kapsayan süreçte, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün konuğuyduk.
Kepez üstünde, duacı köyü yakınındaki ‘Kent Orman Parkı’nda’ buluşup, seyir terasından Antalya’ya kuş bakışı bakıp, konuk evinde öğle yemeği yiyerek, Antalya ve Kepez’in sorunlarıyla ilgili fikir alış verişinde bulunmak üzere düştük yola.
Büyükşehir Belediyesi’nin yarın açılışını yapacağı Fatih Üstgeçidinin altından geçtik.
Neden yalan söyleyeyim, 3.5 milyon TL’ye ( Eski parayla 3.5 trilyon) mal edilen Fatih Üst geçidi, ihtişamlı (!) görüntüsüyle İstanbul’un ünlü Boğaziçi köprüsünü sollamış.
Çifterli olmak üzere (Sol tarafa bakmadım. Eminim ki orda da 2 tane vardır. Zira sağ tarafta birisi iniş, diğeri çıkış için olmak üzere) 4 tane yürüyen merdiveni, 3 tane asansörü var. Gövde biraz ince olmuş ama, bir hayli uzun. Altından geçerken bi an aklıma, Haluk Öncel ile birlikte İstanbul Suada’da (Galatasaray adası) bira yudumladığım günler aklıma geliverdi. Zira Boğaziçi köprüsü tam yanı başımızda ihtişamlı duruşuyla insana keyif veriyordu.
Kimse, “Bu üst geçidin nesine 3.5 trilyon lira verilmiş ki” diye parazitlik yapmasın, ortaya çıkarılan eser, insanlarımız için!..
Fatih üst geçidini geçtik, bizim Şifa’nın, “Ağabey hayırdır. Boynun kırılacak” uyarısıyla kendime geldim.
“Fatih üst geçidinden gözlerimi alamadım, dalmışım. Bu nedenle de orayı geçmemize rağmen bakakalmışım!.Harika olmuş” deyince, yüzüme boş boş bakmaz mı?
Derken, Kepez Belediyesi’nin Kent Ormanı’ndayız.
Kış ayı olmasından dolayı öyle bir sessizlik hakim ki, yeşillikler insanı resmen çekiyor. 30-40 metre yürüdükten sonra, seyir terasına ulaşıyorsunuz. Hava parçalı bulutlu ya, Antalya’da zerre nem yok ve aşağısı pırıl pırıl gözünüzün önünde.
Beraberinizdeki fotoğraf kamerasına sarılıp, “Antalya ne kadar da büyümüş” demekten kendinizi alamıyorsunuz..
Biz yani, Akdeniz Manşet ve kardeş kuruluşumuz Gazete Bir ekibiyle birlikte, ‘Konuk evi’ne’ geçiyoruz.
Konuk evinde, Başkan Hakan Tütüncü, Meclis Üyesi Adlıhan Dere ve basın danışmanı Gültekin Bursalı olmak üzere sıcak bir ortamda sohbetimiz başlıyor.
Başkan Tütüncü 3 yıllık süreçte Kepez’e neler yaptıkları ve kalan 2 yılda neler yapmak istedikleri ile ilgili bilgiler aktarıyor.
Kafamıza takılanları, “Büyükşehir adaylığı dahil” hepsini ama tamamını kendisine soru olarak yöneltiyoruz. Hiç çekinmeden cevaplarını veriyor Başkan Tütüncü.
“Kepez 3 yıl önce neydi, bugün hangi durumda” öğrenmek isteyen var mı?
Oturduk yerden kim ne anlatırsa anlatsın bunu öğrenebilmek mümkün değil. Gidip, görüp, tanıklık yapmak gerekli.
Ama hakikaten önemli işlere imzalar atılmış.
Özellikle de kültür-sanat ve spor tesisleri adına.
Meslek edindirme kursları sayesinde insanlar meslek sahibi olmuşlar. 250 kilometre yeni yol açılıp, tamamı asfaltlanmış.
“Dokumama, dokundurmam” diyen Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü.
“Çünkü Antalya’nın bakir kalmış son yerlerinden birisi olan 488 bin metrekarelik alan, insanlığın hizmetine sunulması adına en büyük fırsat” diyor.
Öncelikle her şeyi söylemek tabi ki önemli de, o söylemleri yaparken samimiyet çok daha önemli. Biz o samimiyeti Tütüncü’de dün gördük.
Kişi yeter ki istesin, yapamayacağı bir şey yoktur.
Antalya kentinde yaşayanlar gerçekten ayrıcalıklı insanlar. Ve o ayrıcalığa sahip olanlardan birisi olmanın verdiği haklı gururu, gidip, görüp, gezmek ve öğrenmekle elde edebiliyoruz.
Çok değil 2-3 saatlik zaman dilimi ayırmak insana fazlasıyla yetiyor.
Bu kent bir de emekliler cenneti ya.
Emeklilik cenneti diye, asalakça yaşamak anlamına gelmiyor.