Önceleri Antalya Belediyesiydi, 20 yıl önce Büyükşehir statüsünün devreye sokulmasıyla Antalya  Büyükşehir Belediyesi oldu. 1980 öncesinden Selahattin Tonguç’tan tutun da, hakkın rahmetine kavuşan Yener Ulusoy, Metin Kasapoğlu, Hasan Subaşı (iki dönem belediye başkanlığı yaptı) Bekir Kumbul, Menderes Türel, Mustafa Akaydın ve tekrar Menderes Türel olmak üzere 7 dönemi dolu dolu, bir dönemi de kısmen olmak üzere tüm Belediye Başkanları’nı yakinen tanırım.. Gazetecilik mesleğimi icra ederken, genelde belediye başkanlarımızı eleştiren birisi olarak bilinir, ama kendilerine hiçbir zaman saygısızlık yaptığım asla olmamıştır.. İcraatını. Siyasi görüşünü, çalışmalarını ve dünya görüşünü beğenmediklerim olmamış mıdır? Olması da gayet doğaldır.. Ne var ki, her ne ortamda ve surette olursa olsun, Antalya kentine hizmet etmiş hiçbir belediye başkanını nerede görürsem göreyim, asla saygıda kusur etmemişimdir. Selahattin Tonguç ile Çağdaş Yaşam Derneği’nde karşılaştığımız an, yerimden kalkıp, elini sıkıp, her zaman kendi yerime buyur etmişimdir.. Hasan Subaşı desen ona keza.. Bekir Kumbul’un mutlaka elini öperim.. Menderes Türel’i anlatmama gerek bile yok.. Mustafa Akaydın’a da selam vermeden geçmem. Geçmem de, ne yazık ki Akaydın 5 yıllık belediye başkanlığı sürecinde kendisiyle ilgili yazdıklarım konusunda beni hiç yanıltmadığı gibi, belediye başkanlığı bittikten sonra beni resmen noter gibi tesdikledi. Bu konuda küçük bir örnek vermek istiyorum. Hem de Akaydın’ın kendi ağzından çıkanlarla.. Bilindiği gibi, 30 Mart seçimlerini kaybeden Mustafa Akaydın, İl ve Yüksek Seçim Kurumlarına defalarca itirazlarda bulunmuş, o günlerde biz bunun adına, “Zaman kazanmaya çalışıyor” koymuştuk. Ve 2 Nisan günü, aldığımız bir ihbar üzerine, Büyükşehir Belediyesi’ne ait evrakların Boğaçayı tesislerinde yakılırken suçüstü yapmayı başarmış, bu olay Türkiye genelinde büyük yankı uyandırmıştı. Aynı günün akşamı tüm Ulusal kanalların ana haber bültenlerine tek tek çıkan Mustafa Akaydın, “Makam odamın arkasında küçük bir dinlenme ofisim vardı. Orada değersiz evraklar ve benim kitaplarım duruyordu. Kitaplarımı kır evime bırakılmasını, değersiz evrakların da imha edilmesi talimatını ben bizzat verdim” cümlelerini kullanmıştı. Hatta Akaydın’ın, “Ne var bunda, yeni belediye başkanı Türel’e temiz bir belediye bırakmak istedik” sözleri hala milletin kulaklarında çınlıyor. Özellikle sosyal medyada bu sözler büyük olay yaratmıştı. Yani evrak yakma olayı benim bilgim dahilindedir vurgulamasını sıcağı sıcağına anında yapan kişinin ta kendisiydi Akaydın.. Peki sonra ne oldu? Evrak yakma olayından 3 ay sonra Mustafa Akaydın özellikle beni hayretler içerisine düşüren bir açıklamayı face hesabından takipçilerine şöyle duyurdu: Aşağıdaki açıklamayı dikkatle okumanızı rica ediyorum.. “Değerli  arkadaşlar, Hani şu belediye seçimlerinden sonra AKP'li arkadaşların yaratmaya çalıştığı evrak yakma algısı var ya olayın perde arkası giderek çözülüyor. Belediye içindeki bazı hainler AKP il  teşkilatı ile haberleşerek kumpası hazırlıyorlar. Normalde çöpe atılmayı bekleyen lüzumsuz belgeler yakılmak üzere ve bilgim dışında boğaçayı tesislerine yönlendiriliyor. Kumpasın içinde benim üç çalışma arkadaşım da var” Evet özetle böyle diyor Akaydın. Dün, “Ben yaktırdım” diyen Antalya’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanı, bugün Kumpas deyip kıvırıyor.. Bu mudur? Milletin kulaklarında sıcağı sıcağına yapılan itiraf hala çınlıyor. Acaba eski başkan bizi ne sanıyor?