Eğitimde sorunlar bir türlü bitmiyor…

Milyonlarca gencin, çocuğun eğitim aldığı bir yapıda sorun olmaz mı, elbette olur. Ancak bunların çözümü için çaba gösterilmesi de gerekmez mi?

İşte asıl mesele de, çözüm noktasındaki yöneticilerin üç maymunu oynamaları. Görmüyorlar, duymuyorlar, konuşmuyorlar…

Her eğitim-öğretim yılı başında yaşanalar maalesef bu yıl da tekerrür etti. Örneğin şimdilerde en önemli sıkıntı ‘yardımcı kitap’ konusu…

Malum uzunca bir süredir ders kitapları bakanlık tarafından ücretsiz veriliyor. Veliler üzerinden önemli bir külfeti kaldıran bir uygulama bu. Lakin nedense içeriği bakanlık uzmanları tarafından belirlenen bu kitaplar yine aynı bakanlığa tabi öğretmenlerce hep eksik/yetersiz bulunuyor. Öğretmenler, bu kitaplardaki eksiklikleri kendi belirledikleri ‘yardımcı’ kaynaklardan giderme yolunu seçiyor ve öğrencilerinin eline yardımcı kitap listesini tutuşturuyor…

Öğrencinin yardımcı kitap kullanması elbette yasak değil. Yanlış da değil. Ancak yardımcı kitabın dayatılması, zorla aldırılması yasak. Bu konuyu sık sık gündeme getiren, tepkilere yol açan da zaten bu dayatma. Aslında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bununla ilgili bir genelgesi de mevcut. 12 Eylül 2012 tarihinde yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği'nin 37’inci maddesine dayanılarak yayınlanan genelgede, “... ilgili mevzuat hükümlerine uyularak Bakanlığımızca öğretmen ve öğrencilerimize dağıtımı yapılan ders kitaplarının dışındaki diğer yardımcı materyallerin; okullarda/kurumlarda reklam ve tanıtımının yapılmasına izin verilmemesi, öğrencilerimize aldırılmaması, kullanımı konusunda zorlayıcı tutum içerisinde bulunulmaması ve velilere maddi külfet oluşturacak uygulamalardan kaçınılması, yönetici ve öğretmenlerimizin bilgilendirilmeleri ve aksi uygulamalarda bulunanlar hakkında gerekli idari işlemlerin yapılması için…” deniliyor.

Görüldüğü gibi ‘zorlayıcı tutum’ vurgusuyla bir dayatma yapılmamasının altı açıkça çiziliyor. Buna rağmen öğretmen ve okul idarelerinin ‘yardımcı kitap’ talepleri kesintisiz sürüyor. Kimi öğretmen veya okul idaresi ‘bu kitaplar mutlaka alınacak’  diyerek direkt dayatma yaparken, kimileri de ‘isteyen alsın’ diyor ama ev ödevlerini yardımcı kitaplardan veriyor. Mevcut kitabında ödev konusunu bulamayan öğrenci çaresiz yardımcı kitaba yöneliyor. Bu sorunun en itici yanı ise söz konusu yardımcı kitapların satışından öğretmen ve okul idarelerinin ‘komisyon’ aldığı yönündeki iddialar...

Çocuklarımızı emanet ettiğimiz, toplum olarak kutsadığımız öğretmenlerimizin böylesi bir ‘rant çarkı’nın içerisinde yer almış olacaklarına inanmak istemesek de, yardımcı kitaplar için belli merkezlere yönlendirme yapılması iddiaları doğrular nitelikte…

Okullarda rahatsızlık veren bir başka husus da, çocukların her gün taşımak zorunda bırakıldıkları çantaları... Günlük ders kitap ve defterlerinin yanı sıra yardımcı kitaplarla birlikte bir yetişkinin bile taşımakta zorlanacağı ağırlığa ulaşan okul çantaları resmen bir eziyet aracına dönüşmüş durumda. MEB’in bu konuda da çalışma yaptığını biliyoruz. Bazı kitapların sanal ortamda sunulması gibi. Ancak birçok konuda olduğu gibi bunda da öğretmen ve okul idareleri bakanlığın zıddı hareket ediyor. Yani bakanlık ne derse desin onlar bildiğini yapıyor…

Birçok yazımda vurguladığım bir şeyi tekrarlamak istiyorum; Bu ülkede sistemsel değişiklikler, binaların, teknolojilerin yenilenmesi filan hiçbir işe yaramıyor. Yaramıyor çünkü bu sistemleri, teknolojiyi ve binaları kullanan mantalite yerinde sayıyor. O hiç ama hiç değişmiyor…