AK Parti'nin 18 maddeden oluşan ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ 339 oyla kabul edilerek yasalaştı. Şimdi de referandum tarihi bekleniyor. Teklif önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı'nın 15 günlük yasal süresi bulunuyor. Referandum tarihi de buna göre şekillenecek. Referandumun, Resmi Gazete'de yayımını takip eden 60'ıncı günden sonraki ilk pazar günü yapılması gerekiyor. Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş referandum tarihi ile ilgili olarak, “Eğer bu şekilde süreç devam ederse, anayasanın bütünüyle ilgili oylamayı da bitirdiğimiz takdirde Nisan ayının başında referanduma gidilir. 2 ya da 9 Nisan tarihleri gibi görünüyor” dedi. Yani referandum Nisan ayı başında yapılacak gibi görünüyor..
Referandum, anayasa değişikliği, yasaların kabulü veya önemli devlet meselelerinde halkın yapılacak değişikliklere karşı iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylama. Referandumda halka, yapılacak değişikliğin istenip istenmediği sorulacak ve çıkan sonuca göre de yapılması planlanan değişiklik yürürlüğe girecek veya iptal edilecek. Yani özetlemek gerekirse Türkiye’nin bundan sonrası için yol haritasını bizzat millet belirleyecek.
Buraya kadarı normal ancak normal olmayan, sosyal medya üzerinden sürdürülen algı savaşları. ‘Savaş’ kavramını özellikle kullanıyorum.
Tartışma filan değil çünkü…
Bir tarafta ‘Evet’çiler, diğer tarafta ‘Hayır’cılar toplumu gerdikçe geriyorlar. İşin kötü yanı, her iki tarafın da gerekçesinin merkezinde aynı isim var; Recep Tayyip Erdoğan.
Evet diyen de, Hayır diyen de Erdoğan’ı esas alarak diyor.
Bir taraf fanatizmin doruğunda, diğer taraf nefret ediyor…
Bu tablodan sağlıklı bir sonuç çıkması mümkün değil. 18 maddelik bir değişiklik teklifi meclisten geçti ama kamuoyunda genel ekseriyet içerik konusunda bilgi sahibi değil.
Mazruf değil zarf öne çıkarılıyor...
Bu 18 madde ne getiriyor, ne götürüyor kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa Erdoğan’ın başkanlığı. Meselenin Başkanlık noktasında kilitlenmiş olması da ayrı bir garabet zaten.
Bu eleştiriyi her iki taraf için de yapıyorum…
Türkiye’nin bunca sorunu varken ‘Başkanlık’ diye diretmek ne kadar yanlışsa, gelinen noktada referanduma karşı çıkmak veya halkın iradesini aşağılayıcı yorumlarda, tavırlarda bulunmak da o kadar yanlış. Neticede iş bu noktaya gelmişse ve gidişata millet karar verecekse buna herkes saygı duymak zorundadır. Demokrasinin gereği budur.
Milletin yanlış karar vereceğinden endişe duyuyorsanız yapacağınız şey ikna etmektir.
Çıkar meydanlara sizce doğrusu neyse onu anlatırsınız.
İftira etmeden, karalamadan, çamur atmadan…
Böyle sosyal medya üzerinden algı operasyonlarıyla varılacak tek sonuç milletin kutuplara ayrılması ve çatışmadan başka bir şey olmayacaktır. Nitekim bugün yaşanan da odur. Geçmişin sağ-sol düşmanlığının yerini Erdoğan fanatikleri ve Erdoğan düşmanları almıştır. Bu gidişat bu ülkenin hayrına değil.
Ben bunu bilir bunu söylerim…