İyi Haftalar Saygıdeğer Okuyucular,
Çok özür dileyerek belirtiyorum ki; birkaç haftadır ülkemizde yaşananlar ve bizlere yansımaları sebebiyle kalemim ekonomi yazmaya pek gitmiyor. İşin doğrusu ekonomi adına yazılacaklar maalesef ki sizlerin ve benim duygularımızı tatmin etmiyor. Bu nedenle uzun zaman önce kendi sosyal çevremle paylaştığım bir yazıyı biraz daha törpüleyip sizlerin beğenisine sunuyorum;
1975 ruhu nedir bilir misiniz? Bilemezsiniz. Çünkü yok öyle bir şey, ben uydurdum. Ama babalarımızdan duyduğum kadarıyla şunu biliyorum hiçbir medyatik ve siyasi yönlendirmeden etkilenmemiş bir yaşam varmış o zamanlar. Henüz din, Atatürkçülük ve vatanseverlik daha metalaşmamış, kimsenin ağzına sakız olmamış, ülkenin her şeyi ile dalga geçen klavye kahramanlarından eser olmadığı zamanlarmış. Serserilik, uğursuzluk yapanın bizzat ailesi, akrabaları ve mahalledeki abiler tarafından cezasının kesildiği zamanlar. Erkeğin de kadının da namusunu kolladığı zamanlar. Kişinin etrafına, kendisine, karakterine, onuruna ve yürekten korktuğu kalbindeki öz inanca hesap verdiği zamanlar.
Şimdi sadece bu ruhun geri gelmesini istiyorum. Onur ve haysiyet kelimelerinin yeniden canlanmasını, hesabın sadece yürekten gelen vicdanın sesiyle verilmesini, ailelerin, akrabaların, mahallelinin çevresine, oğluna, kızına sahip çıkmasını, tüm bunlara rağmen kötü davranışlarına devam edenin verilebilecek en büyük cezayı almasını istiyorum. Emin olun doğusuyla batısıyla bu otodenetim duygusu geri gelirse bugün yaşadığımız pislik ve vicdansızlıkların çoğunluğu ortadan kalkar. Ne bilmediğimiz örgütler, tanımadığımız şahsiyetler çoluğumuzu çocuğumuzu din, popüler kültür, siyasi görüş, vs. adına uzaktan yönetebilir ne de bu tarz insanlar içimizde barınabilir.
Bunları yazarken kimseye devletin hukuk ve güvenlik mekanizmalarının önüne geçin demiyorum ama gözetelim; çevremizi, kızımızı, oğlumuzu, komşumuzu, öğrencimizi, tüm gençlerimizi. Hepimizin yaşam yoğunluğu, zamansızlık, yorgunluk vs. bir sürü bahanemiz var. Ama emin olun bu bahanelerin hiçbirisi özür değil, gün gelir içimizi çok acıtır ve geri dönüşü olmaz.
Saygılarımla