Antalya Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri için başlangıç tarihi açıklanınca başkan adayları da ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan biri de adı uzun zamandır kulislerde dillendirilen Organize Sanayi bölgesi Başkanı Ali Bahar’dı. Bahar, kent merkezindeki bir otelde basına verdiği kahvaltıda adaylığını resmen açıkladı.   

“Bir Antalyalı olarak doğduğum, büyüdüğüm, geliştiğim,eş ve baba olduğum bu kente karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek için ekibimle birlikte ülkemize ve Antalya’ya fayda sağlayacağına inandığım bir yola çıkıyorum ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na adayım” dedi…

Ve de sıklıkla bir şeyin altını çizdi; “Ben bu şehrin adayıyım..”

Bu vurguyu özellikle yapması anlamlı. Nedeniyse, seçimler gündeme geldiği günden bu yana kulislerde dillendirilen, “Bahar’ı filanca destekliyor, filanın adayı” gibi dedikodular. Nitekim kahvaltılı basın toplantısında en çok sorulan sorular da bu yöndeydi. OSB Başkanı bunu kesin bir dille yalanladı, “Ben bu şehrin adayıyım” dedi ısrarla…

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na siyaseti sokmayacağını, barışık bir yönetim anlayışını benimsediğini, bilim ve inovasyonu öncelik alacağını (Davut Çetin Başkanlığı’ndaki ATSO bu yıl ilk kez İnovasyon ödülü verdi. Yani inovasyon mevcut yönetiminde zaten öncelikleri arasında) ve şeffaf bir yönetim sergileyeceğini filan anlattı. Detayları gazetemizde konuyla ilgili haberden okuyabilirsiniz.

Daha önceki bir yazımızda, ATSO’nun mevcut başkanı Davut Çetin’le, bugün karşısına aday olarak çıkan Ali Bahar ve yine aday olacağı kulislerde konuşulan Güray Parlak’ın yakın geçmişte Çetin Osman Budak başkanlığında aynı ekip içerisinde yeraldığını belirtmiştik. Dünkü toplantıda bunu hatırlatarak ‘eski’ ekip arkadaşında ne gibi bir eksiklik görüp de rakip olduğunu sorduk. Ali Bahar buna, “Yönetişimsel farklılıklar” diye yanıt verdi. Yıllardır omuz omuza verdiği ve halen yönetiminde yeraldığı Davut Çetin’le nasıl bir ‘yönetişimsel anlaşmazlık’ yaşadığı ve bunu ekip arkadaşlığı diyalogu içerisinde çözememiş olmaları doğrusu ilginç geldi.

Bahar’ın ilginç gelen bir başka yaklaşımı ise ATSO’daki meslek gruplarıyla ilgiliydi. Malum ATSO’da başkanlık yolu sayıları 49 olan bu gruplardan geçiyor. Gruplarda hakimiyeti olan, başkanlığı kazanıyor. Doğal olarak bunu da sorduk. “Kaç grupta etkiniz var” dedik, “49’unda” diye yanıtladı. Böyle bir şeyi ATSO’nun gelmiş geçmiş en başarılı başkanlarının dahi gerçekleştirememiş olduğu düşünülürse, bu oldukça ütopik bir yaklaşım.

Keza siyaset ile ilgili söyledikleri de kulağa hoş gelse dahi ülke gerçekleriyle örtüşmüyor. “Siyasi desteğe ihtiyacım yok”, “Siyasetin, politikanın, buraya karıştırılmamasını üstünlük olarak görüyorum” gibi parlak cümleler kullandı sürekli. Ancak hem siyaseti dışlayıp hem icraat yapmanız bugünkü Türkiye’de ne yazık ki pek mümkün değil.

“Şansınızı nasıl görüyorsunuz ?” şeklindeki soruya verdiği, “Kazanacağımızdan şüphemiz yok”, “Ben kazanırsam şehir kazanacaktır” şeklindeki yanıtlar ise özgüveninin tavan yaptığının göstergesi. Ekibiyle birlikte seçime hazır olduklarını ve seçimi alacaklarına inandıklarını söylüyor. Tabi özgüven iyi bir şey ama fazlasının insanı yanılgıya düşüreceği gerçeğini de unutmamak lazım.

Her neyse, OSB Başkanı Ali Bahar yüksek özgüveni ve ‘yönetişimsel’ farklılığıyla üyelerin huzuruna çıkıyor. 7 Ekim’de start alacak seçimler sonunda nasıl bir başarı göstereceğini hep birlikte göreceğiz.

İyi hafta sonları