CHP’nin yerel seçimdeki başarısı, Kurultay sonrası yaşanan değişimle gelen yeni Genel Başkan ve ekibinin siyasi başarısı mı, yoksa Erdoğan’ın ve AK Parti’nin izlediği sosyo-ekonomik politikaların yarattığı konjonktürel ortamın tepkisi ile gelen başarı mı?

Bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Bu sonuçlara bakarak gerek CHP’li mahfiller ve gerekse bazı acilciler(!) şimdiden 4 yıl sonrasında CHP’nin iktidarından söz ediyorlar.

Bu son derece hatalı ve hatalı olduğu kadar CHP’ye de şimdiden zarar verecek bir yaklaşım.

Seçim sonuçlarını sanırım iyi değerlendirmeden yoksunlar…

CHP yüzde 38 ile birinci parti oldu evet ama “Cumhur İttifakı’nın hala yüzde 42 ile önde” olduğunu göremiyorlar…

AK Parti ve MHP bloğu hala güçlü ve hala iddialı…

İleride yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’na başka katılımların olmayacağının da garantisi yok…

Yani, yerel seçimde çok sayıda belediye aldık, birinci parti olduk hevesiyle davul-zurna eşliğinde halaya durmanın son derece zarar vereceğinin bilmem farkındalar mı?

 

Bir hatırlatma yapmakta fayda var.

Bu yerel seçimde elde edilen başarı, daha önce SHP tarafından 1989 yerel seçiminde de elde edilmiş, 3 büyükşehir ve 47 il belediyesi alınarak yüzde 29 ile birinci parti olunmuştu.

Ancak 2 yıl sonra 1991 genel seçiminde yüzde 21 oy oranı ile ikinci parti konumuna gerilemişti.

Kimi siyasi yorumcular bu kayıpların SHP’nin o günkü HEP (bugünkü DEM) ile yapılan seçim ittifakına bağlasa da bence bu kayıpların asıl nedeni 2 yıl önce kazanılan 47 belediyede yaşanan yolsuzluklar ve yandaş kayırmalardı.

Google’ye girip arşivler tarandığında hangi SHP’li belediyelerde, hangi yolsuzlukların yapıldığı görülecektir…

Kısacası, önümüzde 4 yıl gibi bir zaman var ve CHP’nin kazandığı belediyelerde eğer 89 sendromu yaşanırsa Genel Başkan Özgür Özel’in “iki forveti” bir araya gelse de iktidar hayal olur.

Anadolu’da güzel bir söz vardır, “doğmamış çocuğa don biçilmez” denir…

Özgür Özel’in, yerel seçim başarısının sarhoşluğu ile seçimden bir hafta sonra cumhurbaşkanlığı için 4 yıl önceden İmamoğlu ve Yavaş’ı sahaya sürmesi bir anlamda karşı çevreye her türlü polemiğin ve iki adayı birbirine düşürme, cepheleştirme fırsatını vermesi bakımından çok talihsiz bir açıklama olmuştur.

Bana göre CHP Genel Başkanı, genel seçimle ilgili görüş beyan edecekse yapacağı açıklama cumhurbaşkanlığı için aday zikretmekten önce, CHP’nin temel politikası haline gelen “parlamenter sisteme geri dönüş” ile ilgili açıklama yapması gerekirdi. 

 

Başkanlık sisteminin ülkeyi ne hallere getirdiğini anlatıp arkasından da kendi başkan adaylarını açıklamak ciddi bir handikaptır.

Bu sistemi eleştiriyorsan ve bu sistemin tek adam iradesi olduğunu ve bunun da her türlü krize yol açtığını (ki doğrudur) ifade ediyorsan başkan adaylarını açıklamak doğru değildir…

Zaten seçim süreci boyunca parlamenter sisteme dönüş ne Özgür Özel’in ne de önde gelen yerel adayların gündeminde olmadı, hiçbir toplantı ve mitinglerde zikredilmedi.

Bence bu sakıncalı bir gelişme.

Çok iyi bilinir ki, en doğru kişiyi, en becerikli bir siyasiyi bile başkan yapsanız, sistem irrasyonel olduğu için asla dikiş tutmaz, bir yeri dikseniz bir başka yer patlar.

Bu nedenle CHP en kısa sürede parlamenter sisteme dönüş ile ilgili çalışmalara başlamalıdır.