Yani şu CHP’yi yazmayayım diyorum ama CHP de akan sular bir türlü durulmak bilmiyor ki…

Buyurun, şimdi de Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım ve 5 belediye meclis üyesi CHP’den istifa etti.

Aldığım duyumlara göre CHP’deki muhtemel istifaların işaret fişeği olacağı söyleniyor İsa Yıldırım’ın istifası…

Korkuteli ve Kemer’de önümüzdeki günlerde belediye başkanlarının CHP’den ayrılacakları ifade edildi bana…

Olur mu?

Neden olmasın ki…

Çünkü CHP’de aday belirleme parametreleri 1995 yılında Baykal’ın Genel Başkan olmasından sonra ciddi bir erozyona uğradı…

1970 ve 1980’li yıllarda CHP’den belediye başkan adayı ya da milletvekili adayı olmak için başvuranları adaylaştırmak için yapılan değerlendirmelerde şu parametreler esastı.

Bu kişi CHP’ye ne zaman katılmış?

CHP’nin siyaset ideolojisini ne kadar biliyor?

CHP kültürü ve geleneklerine ne kadar hâkim?

Geçmişinde kirli ilişkiler ve ahlaki düşkünlükleri var mı?

CHP’yi temsiliyet kabiliyeti var mı?

Kişiler bu sorgulamalara göre aday yapılırdı.

Hiçbir zaman öncelik şöyle olmamıştır.

“Bu aday seçim kazanabilir mi?”

Elbette aday olan kişinin seçim kazanması çok önemlidir…

Ama bu kazanım devşirmelerle olunca ne CHP’nin ne de siyasetinin bir kazancı olmadığının onlarca örneğini yaşadı CHP, ta 1995 yılından bu yana…

Baykal’la başlayan parametre değişimi, Kılıçdaroğlu ile “sağa açılma” politikasıyla sürdürüldü, Özgür Özel’le de “Cumhurbaşkanlığını kazanmak için her yol mübahtır” anlayışı ile sürdürülmeye devam ediyor…

Farklı siyasi ve sosyal gruplarla temaslar yürütülüyor ama bu temaslar “gelin birlik olalım Erdoğan’ı indirelim” noktasında oldukça aday belirlemelerde de devşirme adaylar elbette gözde olacaktır…

Bu sosyal ve siyasal gruplara “kendinizi anlatmadığınız için onların gösterdikleri adayı ittifak uğruna kabul ediyorsunuz…”

1977 de yüzde 42 oy, CHP’nin kendisini kitlelere anlattığı için alındı.

1989’da yüzde 30 ile birinci parti olunması SHP’nin Kürtlere ve ötekilere(!) kendini anlatmasıyla başarıldı.

SHP’nin Kürt Sorununda bir ilk olan yayınladığı “Kürt Raporuna,” yine kitleleri peşinden sürükleyen “Toprak işleyenin, su kullananın; emek en yüce değerdir”” siyasetine sahip çıkamıyorsunuz…

Kendini, değerlerini, siyasetini kitlelere anlatmadıkça asla kalıcılık sağlayamazsınız…

Haliyle seçim kazanmak için devşirme ve nereye gideceği belli olmayan adaylardan umut beklersiniz…

Şunu asla unutmayın;

Liberal yavşakların öncülüğünde hiçbir sol parti (tabi solculuk iddiası halen varsa) iktidar olamaz, konjonktürel olarak iktidar olsa bile kalıcı olamaz…