Ne kadar ilginç değil mi, dünya sürekli değişiyor ve her gün bir sürprizle karşılaşıyoruz. Eskiden karşıt bildiğimiz ülkeler bugün hiç ummadık anda ortak hareket edebiliyor.
Aslında bu durum çok yeni değil ama bizler yeni idrak ediyoruz. Örneğin; yıllarca soğuk savaş yürüttüğünü düşündüğümüz ABD ve SSCB (Rusya)’ nin o yıllarda dahi bizim göremediğimiz işbirlikleri mevcutmuş. Hem de Avrupa’ya karşı.
Bazı Beşiktaşlı arkadaşlarım Fenerbahçe & Galatasaray derbisine Türkiye’nin en büyük derbisi denmesine çok kızıyorlar. Siz böyle yaparak birbirinizi yüceltiyorsunuz diyorlar. (Aslında haksız da sayılmazlar ama bunu biz demiyoruz, sayısal veriler söylüyor.)
Konuyu saptırmadan anladığım kadarıyla yıllarca süren soğuk savaşta da Avrupa’ya (özellikle İngiltere’ye) Beşiktaş muamelesi yapılmış. Zaten 2. Dünya Savaşı’nda bunun emareleri ortaya çıkmış. Özellikle Normandiya sonrası ABD’nin birliklerini bekletip Bolşeviklerin Berlin’e girmesine izin vermesi bunun en büyük işaretiymiş.
İlerleyen süreçte Kennedy’nin ölümünü bile bu durumla ilişkilendirenler var. Küba füze krizinde resmi tarihte geçmeyen ancak Kennedy’ i başkan yapan gücün çift kutuplu dünya düzenini ABD&Rusya’dan ABD&AB’ye doğru değiştirmek istediği belirtilir. Ancak bu durumun Stalin ve Roosevelt’in imzaladığı plana aykırı olması sebebiyle Rusya; işin ciddiyetini göstermek adına Küba’ya nükleer füze yerleştirir. (ABD de buna karşılık Rusya’yı Türkiye’ye nükleer füze yerleştirmekle tehdit eder. Yani o yıllarda Rusya için Küba neyse ABD için biz oymuşuz.) Sonuç itibariyle ABD derin devletinin de ülkesini riske atmak yerine başkanını tasfiye ettiği söylenir.
Yakın süreçte Suriye’de bunun benzer örneğini gördük ve ülke olarak bu durum pek hoşumuza gitmedi. Yalnız bu durum bizim dışımızda da birilerinin hiç hoşuna gitmedi. Şu anda olaylara pek müdahil görünmeyen İngiltere senelerce hüküm sürdüğü Ortadoğu’nun kıyı bölgelerini tamamen kaybediyordu. Şimdi içinde bulunduğumuz süreçte yaşanan yakınlaşmalara bu gözle baktığımızda olayları daha net okuyabiliriz.
Avrupa ile mülteci krizinden kaynaklı görünen mecburi yakınlaşmanın dışında ortak menfaatlerin de bulunması geçen haftalarda ekonomimize kısa süreli bir can verdi. Dünya piyasaları da bu yakınlaşmanın doku uyumunu kabul etti. Aslında doğal seleksiyona en çok uyan durum da buydu. Diğer ülkelerle yaptığımız anlık anlaşmalarda tepki vermeyen piyasa Avrupa yakınlaşmasını olumlu gördü ve USD 2,86’lara kadar düştü. (Bugünlerde USD tekrar artışa geçti ama bu durum önümüzdeki günlerde gerçekleşecek FED toplantısından kaynaklanıyor.)
Velhasılıkelam biz Avrupa’ya, Avrupa da bize muhtaç ve buna dayalı yaşanan işbirlikleri de olumlu sonuç veriyor.
Bu nedenle naçizane tavsiyem Avrupa ile dirsek temasını anlık heveslerle diğer eksenlere kaydırıp kaybetmeyelim. İşin en nihayetinde aynı coğrafyada yaşıyoruz ve aynı riskleri taşıyoruz.
Benim söyleyeceğim budur…
Saygılarımla