Herkes gibi gazetecilerin de sosyal ve aynı zamanda siyasal bir hayatı vardır. 

Bu hayat içinde de dostlukları, arkadaşlıkları ve dirsek temasında olduğu insanlar, kimi zaman üye olunan bir partisi elbette olacaktır. 

İşte işin zorluğu da tam burada başlamaktadır. 

Gazeteci haber yapar, araştırır, analiz yapar ve bunları kamuoyu ile paylaşır. 

Bunları yaparken her zaman “kamu çıkarlarından” yana taraf olma gibi bir mesleki zorunlulukla karşı karşıyadır. 

Öyle zamanlar olur ki kamu çıkarlarını korumaya yönelik bir haber ya da araştırma yaptığınızda, sosyal hayat içinde iyi ilişkiler içinde olduğunuz kimi insanların ya da üyesi olduğunuz siyasi partinin bundan zarar göreceği durumlarla karşılaşırsınız… 

Kısacası; böyle durumlarda ortada olan ikilem arasında salınıp durur ve inanılmaz bir zorluk yaşanır. 

Özellikle üye olunan siyasi parti ve bu partinin yöneticileri ile yaşanacak paradoksun sıkıntılarını aşmak zorunda kaldığınızda anlaşılması çok zor durumlarla karşı karşıya kalınır. 

 

“Ebru Küçükaydın,” geçtiğimiz günlerde yaptığı bir haber-yorum yazısı nedeniyle işte böyle bir durumla karşı karşıya kaldı. 

CHP üyesi olan Küçükaydın, üyesi olduğu partinin il başkanlığına aday olan “Nilüfer Deveci ile eşi eski CHP Kepez ilçe Başkanı Alican Deveci” hakkında bir yazı kaleme aldı. 

Bana göre yazı çok önemliydi. 

Deveci ailesinin AK Partili Antalyalı bir iş insanının desteği ile il başkanlığına aday olduğunu iddia ediyordu. 

Normalde iddiayla karşı karşıya olan kişiler, bu iddianın doğru olmadığını ifade edebilmek için ya yazan kişiye tekzip gönderirler ya da savcılığa giderek iftira suçlamasında bulunurlar. 

Ancak bunca yılın siyasetçisi olan Alican Deveci, bunları yapmak yerine Küçükaydın’ın üyesi olduğu CHP il başkanlığına dilekçe verip disiplin kurulu aracıyla ihracını ister. 

 

Ben hayatımda böyle bir saçmalık görmedim. 

CHP’nin Tüzüğüne göre, bir üyenin ihraç edilmesi için “parti suçu” işlemiş olması gerekir. 

Ebru bu haberiyle hangi parti suçunu işlemiş? 

Deveci ailesi hakkında yazılan ve “parti etiğine” uymayan bir iddia ne zamandan beri parti suçu oluyor? 

Bir başka garabet ise İl Başkanı Nuri Cengiz, Deveci’yi savcılığa yönlendirmek yerine bu başvuruyu kabul ediyor ve yönetimden bir üyeyi görevlendirerek “Ebru’dan iddialarıyla ilgili belge ve bilgileri” istiyor… 

Fesüphanallah… 

Yahu siz savcı mısınız, polis yetkilisi misiniz? 

Bir gazeteciden hangi hakla ve yetkiyle haber kaynağını istiyorsunuz? 

Yargılandığı bir davadan dolayı hakim bile gazeteciden (basın özgürlüğünden dolayı) bilgi kaynağını açıklamasını isteme yetkisini kendisinde görmediği halde siz kim oluyorsunuz? 

 

Bu olay bir şeyi daha net görmemizi sağlama açısından bence önemli bir örnek oldu. 

Gazetecilik yapanların herhangi bir partiye üye olmaları “kamu adına” yaptığı haber ve yazılarla doğru olarak örtüşmemektedir. 

Elbette her gazetecinin bir siyasi eğilimi vardır ve bu eğilime göre oyunu kullanır. 

Ve gazetecinin siyasi faaliyeti bu kadarla sınırlı kalmalı… 

Bu nedenle hazır bir fırsat çıkmışken bir çağrı yapmayı uygun buluyorum. 

“Herhangi bir partiye üyeliği olan gazeteci varsa, eğer aktif siyaset yapmayacaksa parti üyeliğinden istifa etmelidir…