Altın Portakal Festivali’nin Başkan Böcek tarafından iptal edildiği günün öncesinde Başkanla yaptığım görüşmede bana “Festivali erteleyeceğim. Bu haliyle Festival yapılamaz duruma geldi. Ama mutlaka Altın Portakal’ı, Cumhuriyetin 100. Yılına yakışır şekilde bu yıl içinde yapacağım” demişti ve dediğini yaptı.
Önce Festivali iptal etti, sonra da bu yıl bitmeden Festivali yapacağını açıkladı.
Her yaşanan olaydan ciddi dersler çıkarmak gerekir.
2 yıl önce Festival Sanat Yönetmeni olarak göreve getirilen “Ahmet Boyacıoğlu,” ilk başladığında Başkana “Sinema sektörü bu isme karşı sıcak değil. Her an yanlışlıklar, ayrımcılıklar yapabileceği bana iletildi” demiştim.
Geçtiğimiz iki yılda Festival yapıldı ama bu şahsın bu iki Festivalde sektöre karşı ciddi yanlışlıkları olmuştu.
Nihayet 60. yılda içinden çıkılması zor bir durum yaratılmasına neden oldu.
Gelelim bu süreçten çıkarılması gereken derslere…
- Sanat dünyasının en hassas olduğu konunun, herhangi bir esere karşı “sansür” uygulanması ya da benzer bir karar alınması olduğu bir kez daha çok net biçimde anlaşılmıştır.
Bu nedenle yapılacak her türlü sanat etkinliklerinde sansür denilebilecek uygulamalardan ciddi bir şekilde uzak durulması gerekmektedir.
- Sanat; özgürlüklerden yanadır, devletin adil olmayan uygulamalarına eleştirel yaklaşır ve itiraz eder.
Kürt halkının sorunlarını anlatan bir sanat eserini “PKK propagandası” olarak, 15 Temmuz Darbe girişmini bertaraf etmek için devletin aldığı önlemler sırasında haksızlığa uğrayanları anlatan bir eseri “FETÖ propagandası” olarak algılamak ve bu yönde “idari” karar vermek öncelikle hukuki olmadığı gibi halkın devlete olan güvenini sarsar.
Bir sanat eserinde terör örgütü propagandası yapıldığının kararını “idare değil, hukuk verir.” Hakkında yargı kararı olmayan hiçbir sanat eseri idarece yasaklanamaz ve suçlanamaz.
- Son olayda “Kanun Hükmü” belgeselinde, hakkında yargı kararının olup olmadığına bakılmaksızın terör örgütü propagandası yapılıyor, yasaklayın diyen ve bu konuda her türlü baskıyı uygulayan Bakanlık hem Festivali sakatlamış, hem sanata tavır almış, hem Antalya halkını, hem de FETÖ ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan Başkan Böcek’i ve Büyükşehir Belediyesini töhmet altında bırakmıştır.
- Bu son olayın öğrettiği en önemli sonuç ise şudur: devlet kurumlarıyla birlikte sanat etkinliğinin yapılamayacağı çok net biçimde görülmüştür.
Sanat ögürlüktür, eleştireldir, dik duruşludur ve protestir.
Bu özelliklerinden dolayı hiçbir zaman iktidarlarla örtüşmez…
Yapacakları her türlü yardımı “bana dokunmayın haaa…” şartına bağlar.
İşte bu nedenlerden dolayı Başkan Böcek’in “Festivali, sinema sektörüyle birlikte yapacağız. Kimsenin ve hiçbir kuruluşun desteğine ihtiyacımız yoktur” açıklaması tam da yerinde bir karardır.
Bundan sonra yapılması gereken “Başkan Böcek ile sinema sektörünün bir araya gelmesi ve birlikte Festivalin organizasyonunu yapmasıdır.”