Ne zaman bir hayal kursam, aklıma bir yerlerde okuduğum ama yazarını hatırlamadığım, “Büyük işler, büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır” sözü gelir. Bir de ünlü fizikçi Albert Einstein’ın “'Hayal gücü bilgi gücünden önemlidir” şeklindeki ifadesi…

Oldum olası hayal kurarım. Severim hayal kurmayı. Çoğunlukla hayal ettiğim hedefe ulaşamamış olsam da bu yolda çabalamak diri tutar beni. Çünkü hayal kurmak aslında geleceği en iyi şekilde yaşama isteğinden kaynaklanır. Hayallerimiz yürek gücümüzü gösterir. Yani bir insanın yüreğinin gücünü anlamak istiyorsanız onun sadece yaptıklarına değil yapmak istediklerine de bakmanız gerekir…
 
Aç insan, ekmeği olmayan değil ekmeğin hayalini kuramayandır aslında. Her hayal, hayat duvarına gelecek adına bir tuğla koymaktır. Önce hayalinizi kurun ve ardından hayalinize ulaşmak için adımlarınızı atın, yürüyün ve koşun. Hayaller insanı öylesine motive eder ki, belli bir süre sonunda siz o hayalin peşini bıraksanız da hayalleriniz sizin peşinizi bırakmaz. Zaten bizi hayata bağlayan birazda gerçekleşmemiş hayaller değil midir?
 
Zaman zaman hepimizin ümitsizliğe düştüğümüz anlar olur. Çaresiz kaldığımızı, tüm çıkışların kapandığını düşündüğümüz, nefessiz kaldığımız zamanlar olur. İşte o kabus anlarından çıkaracak olan da yine hayallerinizdir. Çünkü hayal gücü özgürdür, özgürleştirir. Önünüze çıkan o engelleri ancak hayallerinizle aşabilirsiniz…
 
Hayallerinizi hep canlı tutun, heyecanlanın ve ona hazırlanın. Hayalinizin ışığını söndürmeyin ki o da sizi karanlıkta bırakmasın.
 
Ünlü bir heykeltıraşa öylesine muhteşem heykelleri nasıl yaptığını sormuşlar. O da,  heykelin işlenmemiş mermer bloğun içinde olduğunu hayal ettiğini, zaten orda duran şeyi açığa çıkarmak için fazlalıkları yonttuğunu söylemiş. Hayatta böyledir işte. Önce bize sunulan hayatı nasıl yaşamak istiyorsak hayal etmeli, hayatı bu doğrultuda mermer blok gibi yontmalı ve huzuru ortaya çıkarmalıyız.
 
Geçmişte de başaranlar hep hayal edenler olmuştur. Süleymaniye Mimar Sinan’ın önce hayallerini süslemiş ardından İstanbul’un incisi bir şaheser olmuştur. Çil, çil kubbelerin, kütüphanelerin ardında hep hayal vardır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedecek o kumandan olmayı hayal etmiş, gemileri karadan yürütmüş, karanlık bir çağı kapatıp aydınlık bir çağın kapılarını ardına kadar açmıştır. Osman Gazi gördüğü bir düş üzerine cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu’nun tohumlarını atmış.
 
Öyleyse gelecekte nasıl bir dünya istiyorsak onu hayal etmeliyiz. Hayalin başladığı yerde başarı için geri sayım da başlamış demektir. Gelin hep birlikte ayaklarımızı yere basıp yıldızlara uzanmaya devam edelim.
 
Hayal kurmaktan asla ama asla vazgeçmeyelim…