Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün tahliye istemi 2. kez Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.

Yaklaşık 20 gündür L Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Kepez’in seçilmiş Belediye Başkanı Kocagöz’ün, hiçbir hukuki temele dayanmadan tutukluluk halinin devam ettirilmesi kamuoyu vicdanında ciddi yaralar açmaktadır.

 

Teleferik kazası ile ilgili olayı soruşturan savcılık, olay hakkındaki iddianameyi hazırlayıp 6. Ağır Ceza Mahkemesine sevk etmiş durumda.

Bu yazıyı yazdığım sırada Mahkemenin henüz iddianemeyi kabul edip etmediği ve dava açıp açmayacağı belli değildi.

Sanırım iddianame Mahkeme Heyetince okunup delillerin incelenmesinden sonra en kısa sürede kararını verecektir.

 

İşte tam da bu noktada ince bir nüans var.

Savcılığın iddianemeyi ilgili mahkemeye sevk etmesinin anlamı şudur:

Ben savcılık olarak delilleri topladım, yani şüphelilerin delilleri karartması söz konusu değildir artık, diyor…

Yine savcılık iddianameyi mahkemeye sevk etmekle diyor ki; müşteklerin ve şüphelilerin ifadelerini aldım, kimse onları yanlış yönlendiremez, adaletin terazisini bozamaz, diyor…

Yani şüphelilerin, müştekileri etkilemesi artık söz konusu değil…

Kısacası savcılık, mahkemeye, yargı sürecinin başlaması için artık her şey tamam, diyor …

“Öyleyse Mesut Kocagöz neden hala tutuklu?”

 

Kocagöz’ün tutuklanmasına gerekçe olan her şey ortadan kalktığına göre; yani “Kocagöz dışarıda olduğunda delilleri karartması ve adaleti etkilemesi söz konusu olamayacağına göre neden tahliye istemi reddediliyor?”

Seçilmiş bir belediye başkanını önlem olarak tutukluyorsun, tamam eyvallah…

Hakkında dava açmak için delilleri toparlayıp yargı sürecini hazırlıyorsun, buna da eyvallah…

İyi de yargılama sürecini etkileyecek tüm önlemler alındıysa neden Kocagöz’ün tutukluluğunu sürdürüyorsunuz?

 

Savcılığa göre;

Tutukluluğu kalkarsa delilleri karartamaz…

Müştekileri, dolayısıyla adaleti olumsuz etkileyemez…

Yurtdışı, yurtiçi bir yere gidemez, adam belediye başkanı, ikameti/işi belli…

Ve bütün bunlara rağmen “hayır, tutukluluğu devam etsin” demek cezalandırmaktır, keyfiliktir ve bu da koskoca bir hukuk ayıbıdır…

 

Mesut Başkanın tutukluluk halinin sürdürülmesi “suçluluğu kanıtlanmadıkça her sanık masumdur” ilkesi gereği “masumiyet karinesini ihlal etmektir…”

 

Keza, 700 bin nüfuslu Kepez halkının “bizleri sen yönet” diyerek iradesini teslim ettiği kişinin seçilme ve yönetme hakkı başta olmak üzere özgürlüklerini kısıtlamak adil olmadığı gibi, demokrasiyi yaralamaktır…

 

Umuyorum ve diliyorum ki, olayın bu yeni safhasında 6. Ağır Ceza Mahkemesi hukukun gereğini yerine getirir ve adaleti tecelli ettirir…