Merhaba, Manşet Gazetesi okurları…

2008 yılında Ekspres Gazetesine geçerek ayrıldığım Manşet Gazetesine “Sevgili Murat Çiçek’in” çağırısı üzerine 15 yıl sonra yeniden döndüm.

Gazetecilik işte böyle bir şeydir.

Sahibi olduğum Ekspres Gazetesinde ve çalıştığım diğer gazetelerde “ilkeli” bir duruşum olduğu için okurlarımla iletişimim oldukça sıcak ve samimi oldu.

Burada da aynı samimiyetin ve sıcaklığın süreceğinden eminim…

 

Bundan böyle Türkiye’nin ve Antalya’nın gündemini takip ederek, bu gündemle ilgili yorumlar ve analizleri sizlerle paylaşacağız.

Kirli yöneticilerin “kir izlerini” takip edip kamuoyuna duyuracağız…

Bu çalışmaları yürütürken bir şeyin altını önemle çizmek istiyorum;

Haber ve yorumlarda, kirli yöneticileri deşifre etmekten ve ilkelerimden taviz vermem.

 

Yazımın başından beri okuyucularımın, ilkelerden ve bunların vazgeçilmezliğinden söz ettiğim dikkatlerinden kaçmamıştır

Bu nedenle “neymiş bu ilkelerin” dediğinizi duyar gibiyim.

Ana başlıklarıyla söyle söyleyebilirim:

“Türkiye Cumhuriyetinin varlığını ve bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak ve korumak…

Demokratik, laik ve hukuk devletinden yana durmak…

Kamunun varlığını ve kamunun malının kişilere peşkeş çekilmesini ve kamu malına zarar verenleri kamuoyu ile paylaşmak…

Her türlü sansüre karşı direnmek…

Halkın temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve gelişmesi için destek vermek…”

 

Şimdi dönün bir bakın hem yaygın, hem de yerel basındaki bugünün gazetecilerine…

Kaç tanesi bu ilkeli duruşa sahiptir acaba?

Kendilerine sorarsanız, onlardan başka ilkeli ve muhalif duruşu olan gazeteci yoktur.

Ama bu sözlerinin ve yazdıklarının altını kazıdığınızda karşınıza “Makyavelist” bir kişilik çıkar…

 

AK Partinin şeriatı getirecek ve laikliği ortadan kaldıracak bir parti olduğunu söyler ve bu anlamda bir sürü yazı yazar ama bir de bakarsınız ki AK Partinin belediye başkanları, üst yöneticileri ile “al takke, ver külah” muhabbetlere girmiştir.

Bir başka gazeteci, tercihini AK Partiden yana kullanır, CHP’ye demediğini koymaz ama bir de bakarsınız ki CHP’li yöneticilerin değirmenine kovalar dolusu su taşır.

Abonesi olmayan işadamına ver-yansın eder ama bir biçimiyle abonesi olduktan ve ilan verdikten sonra o işadamından daha “büyük” işadamı olmadığını yazar-çizer.

 “Demem o ki, ilkeli duruş; bir kişinin yanında her ne pahasına olursa olsun durmak değildir.

İlkeli duruş, bir inancın, bir felsefenin herhangi bir çıkara feda edilmeden sonuna dek savunulması demektir.”

Yani halk deyişi ile “kıvırtmamaktır…”

 

Bu anlamda zaman zaman yazdığım yazılardan rahatsız olanlar çıkacaktır.

Onlara tavsiyem; rahatsız olmayın, sorgulayın…

Kendinizi, kentinizi, yöneticilerinizi, yaşadığınız hayatı sorgulayın..

Sorgulanmamış hayat, yaşanmamış bir hayattır…

SOKRATES der ki;

Bir tek iyi vardır; bilimdir…

Birtek kötü vardır; cehalettir…”

Bilimden, bilimsel yoldan ayrılmayın…

 

Yeniden Merhaba…