Son zamanlarda kimle konuşsam mevzu iş.
Daha doğrusu işsizlik…
Hemen herkes çocuğuna veya bir yakınına iş arıyor.
Malum ülkemizin en önemli sorunlarından biri işsizlik…
Çalıştığı halde mevcut işinden, kazancından memnun olmayanların sayısı da bir hayli fazla. Eminim sizler de yakın çevrenizde birçok kez duymuşsunuzdur, “Sabahın köründe kalk, başkaları için çalış dur… Karşılığında ölmeyecek kadar para kazan. O parayı da borçlara, taksitlere yatır” gibisinden yakınmaları…
 
Daha önce birçok kez ifade ettim, işsizlik sorununda önemli etkenlerden birisi ülkemizdeki eğitim sistemi. Çünkü 100 öğrenciden 80’i, hatta belki daha fazlası üniversitede istediği bölümde okumuyor/okuyamıyor.
Sırf bir üniversite okumak ve bir diploma sahibi olmak için okuyanlar ise iş bulamıyor.
Sonuç ortada işte. 1.5 milyon civarında üniversite mezunu işsiz…
 
Tabi tek sorumlu eğitim sistemi değil.
İşsizde de, çalışanda da genel bir mutsuzluk hali söz konusu…
Hepimizde bir kuşatılmışlık hissi var. Hepimizin omuzlarına birilerinin sorumluluğu yüklenmiş. Hayat, yorgun omuzlarımıza her geçen gün biraz daha ağır geliyor. Sadece özel yaşamımızda değil, iş yaşantımızda da aynı kuşatılmışlık hissi içindeyiz. Pek çoğumuzun geleceği uzun vadeli kredilerle, kartlarla, faturalarla ipotek altına alınmış durumda. Elimize geçen para daha cebimize girmeden kredilere, kartlara, faturalara gider. Ola ki aksattınız, aramalarla, mesajlarla taciz üstüne taciz. Asla unutturmazlar ve asla rahat vermezler.
Zaman zaman kaçmak, kurtulmak isteriz ama dört tarafımız çevrilidir. Kımıldayamayız.
 
Önceleri gelecekteki güzel günleri hayal edip avunuruz. Umudumuzu kaybetmemeye çalışırız. Lakin bir süre sonra bu da yetmez, hayatımız boş ve anlamsız gelmeye başlar. Kurduğumuz hayaller renksizleşir, güzel günlerin yerini kabuslar, karabasanlar alır.
Hapsedilmişlik, kuşatılmışlık ve değersizlik hisleriyle cebelleşir dururuz…
 
Sonra?
Sonrası karanlık, dipsiz bir kuyu…
Çünkü umudunu kaybeden insan her şeyini kaybetmiş demektir.
Umudunu kaybeden inancını kaybetmiş demektir.  İnancını kaybedenin ise zaten kaybedecek başka bir şeyi kalmamıştır.
 
Bu yüzden ne olursa olsun inancımızı kaybetmeyelim. Çünkü inanç, insana azim, ümit, hedef, kararlılık ve direnç kazandırır. İnanan insan pes etmez, teslim olmaz, şartlara boyun eğmez.
 
İyi haftalar…