Teleferik olayında Başkan Mesut Kocagöz’ün tutuklanması kararı, gerek Antalya ve gerekse ülke kamuoyunda vicdanları yaraladı… 

Pazartesi günü Adliye önünde yaklaşık 7 bin kişinin katılımıyla yapılan basın açıklaması sırasında katılımcılar arasında dolaştım. 

Sadece CHP’li olanlar değil, İYİ Partili, AK Partili, MHP’li, Zafer Partili, TİP ve DEM üyesi yüzlerce insanla karşılaştım. 

Bu kadar farklı siyasi yapıya mensup olanların Adliye önündeki protestoya katılması bir şeyi net olarak ortaya koymuştur. 

“Mesut Kocagöz’ün hukuksuz olarak tutuklanması kamuoyu vicdanında ciddi yaralanmalara yol açmıştır.” 

 

CHP’li olmayan bu insanların bir kısmıyla ayaküstü konuştum… 

“Hayırdır? Burada sadece CHP’lilerin olacağını düşünmüştüm siz MHP’lisiniz…” dediğimde verdikleri cevap şu oldu. 

  • Bu olayı partiler düzeyinde düşünemezsiniz. Mesut Başkanın tutuklanması açıkça kanuna aykırı ve hukuksuz bir karardır. Bu karar aynı zamanda Kepez halkının iradesine saygısızlıktır. 

Bir başka CHP’li olmayan İYİ Partili ise şöyle dedi. 

  • Bu kararı kabul etmiyoruz. Açıklama yapan tüm hukuçular bu kararın kanunsuz olduğunu ifade ediyorlar. Bunun bir siyasi operasyon olduğu çok açık. Elbette protesto edeceğiz demokrasi adına… 

Konuştuğum tüm CHP’li olmayan katılımcıların ortak görüşü bu yönde oldu. 

Kısaca Mesut Başkanın tutuklaması kamu vicdanında mahkum edilmiş durumda… 

 

Konuştuğum birkaç hukukçu ise tutuklamaya gerekçe gösterilen hususun asla tutukluluğu gerektirmediği noktasında hem fikirler… 

Ortak fikir şu: “Mesut Başkanın üstüne atılan taksirli bir suçtur ve kanuna göre taksirli suç işlenmesi tutukluluğa gerekçe değildir…” 

Hal böyle olunca bu tutuklamanın “siyasi bir operasyonun parçası” olduğu kanaati giderek kamuoyunda yaygınlaşırsa bundan zarar görecek olan AK Parti ve iktidar çevreleridir… 

Bu nedenle her ne kadar yargı bağımsızlığı olsa da Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının bu olayı  bertaraf etmeleri ve kamuoyu vicdanını rahatlatmaları gerekir… 

*** 

Bu arada Kepez Belediye Meclisinin CHP’li üyelerinin çok dikkatli olmaları ve bu olayın siyasi bir sınav olduğunu asla akıllarından çıkarmamaları gerekir. 

Ancak duyumlarım bazı Meclis üyelerinin “Başkan Vekili” olmak için üyeler arasında kulis çalışmaları yaptıkları yönünde. 

Hatta Cuma günü Meclisi toplayıp bir başkan vekili seçecekleri söyletileri var. 

Bizim oralarda “Cami yapılmadan körler kapıya toplandı” diye bir söz vardır. 

Bu kendini bilmez üyelere sesleniyorum: siz ne yaptığınızın farkında mısınız? 

“Yasal olarak Mesut Başkan hala görevde ve mazeretli(!) olduğu için onun tayin edeceği meclis üyesi vekaleten başkanlık görevini sürdürür.  

Bu nedenle Mesut Başkan görevde olduğu sürece Meclisin vekil seçme yetkisi yoktur.” 

Muhittin Başkan Covid hastalığına yakalandığında Meclis toplanıp vekil seçemedi, yerine Başkanın vekalet verdiği Mehmet Hacıarifoğlu bu görevi sürdürdü. 

Kaldı ki, başkan vekili meselesiyle gündemi meşgul ederseniz en büyük haksızlığı ve nankörlüğü Mesut Başkana yapmış olursunuz…