Bu hafta sonu başıma öyle bir şey geldi ki anlatamam…
Kısaca çok utandığım bir olay yaşadım…
Cumartesi sabah kahvaltı yapacağız ama eşim evde ekmek olmadığını söyleyince bana yol göründü…
300 metre kadar ileride olan Osmanlı Fırını’na gidip taze ve sıcak taş fırın ekmeği almak için çıktım evden…
Hava kapalıydı ama içimden yürümek geldi…
Zaten çıkarken evin içindeyken giydiğim tişört üzerine montumu almıştım…
Ana yola çıkıp yürümeye başlamıştım ki karşı kaldırımda otobüs durağındaki üç genç kız bana bakıp kıkırdamaya başladı ve hatta birisi kendini tutamayıp kahkaha attı…
Ulan bende ne var ki bunlar utanmadan benim gibi yaşlı birine bakıp gülüyorlar dedim içimden ama yine de önü açık duran montumu ellerimle yokladım, aman fermuarım mı açık yoksa dedim ve hemen çaktırmadan önüme baktım…
Yooo orada da her şey yerli yerindeydi.
Galiba saçlarımdaki dağınıklık mı bu kızları güldürdü diye içimden geçirip ellerimi tarak olarak kullanıp saçlarımı düzelttim…
Göz ucuyla kızlara baktım, ı ıhh hala bana bakıp gülüyorlardı…
Sinirlendim, bir koşu yanlarına gidip “ne gülüyorsunuz edepsizler, b*kunuzda boncuk mu çıktı” diyecektim ama lanet şeytana deyip yoluma devam ettim ve fırının önüne geldim.
Oldukça kalabalık vardı ve sıraya girdim…
Fırın dediysem eski fırınlar aklınıza gelmesin.
Bu fırında ekmek çıkarıldığı gibi genişçe bir salonunda erkenden işe gidenler kahvaltı edebiliyorlar…
Sırada ilerleyince tam karşımdaki masada kahvaltı yapan iki genç vardı.
Birisi çaktırmadan beni gösterince diğeri de baktı ve ikisi de tıpkı duraktaki kızlar gibi kıkırdamaya başladılar…
La havle…
Kızardım, sinirlendim, gidip masalarına oturup “ulan ne gülüyorsunuz” diyesim var ama ekmek sırası ilerlediğinden kasanın önüne geldim ve iki ekmek isteyip parasını tezgâha bıraktım.
Bir yandan da göz ucuyla tezgahtaki orta yaşlı fırıncıya bakıyorum, acaba o da diğerleri gibi gülecek mi diye…
Adam son derece ciddi bir şekilde ekmekleri uzattı ve ben de oradan ayrıldım…
Ama ayrılırken o iki gence göz ucuyla baktım…
Aaa o da ne! Hala bana bakıp gülümsüyorlar…
Fırından çıktığımda yeniden her yerimi elden geçirdim acaba falsolu bir yanım var mı diye…
Yoo her şey düzgünceydi…
Yürümeye başladığım anda hemen durağa baktım genç kızlar oradalar mı diye…
Yoktular…
İçim biraz rahatladı ve hızlı adımlarla yürüyüp eve vasıl oldum…
Eşim, sinirli halimi görünce “ne o, bir şey mi oldu” diye sorunca ben de olayı olduğu gibi anlattım…
Ve başladı o da gülmeye…
“Sen bu tişörtle mi gittin fırına” dedi, ben de evet deyince eşim;
“Yahu koca adam, tişörtün göğsünde ne yazıyor biliyor musun?”
“Hayır, İngilizcem yok benim, tişörtü torunum vermişti bana ben de evde giyiyordum biliyorsun.”
“Orada yazanın Türkçesi KAPA ÇENENİ S*KTİR GİT anlamındadır” deyip o da yine gülmeye başladı, gevşedim ve gençlerin neye güldüklerini anlayınca ben de gülmeye başladım ama utanmıştım…
O an aklıma başka bir şey geldi…
Yakında seçim mitingleri başlayacaktı ve 8-10 arkadaşıma bu tişörtlerden giydirip mitingde konuşan siyasilerin tam önünde dursak nasıl olurdu acaba?