Bir kurumda güçlü bir muhalefet varsa o kurumda işler yolunda demektir. Böyle bir muhalefet, bir taraftan kurumda denetim mekanizması gibi çalışırken diğer taraftan yönetenleri daha dikkatli davranmaya sevk eder.
Haliyle o kurum daha derli toplu bir görüntü içinde yönetilir. Dışarıya karşı vereceği mesajlar da o ölçüde güçlü olur.
Yukarıdaki satırlar Ocak 2023’te yani TÜRSAB’ın 25. olağan genel kurulundan sonra “TÜRSAB’ı bekleyen tehlike” başlığıyla Turizm Ajansı isimli gazetede yazdığım bir yazıdan alıntıdır.
Bu yazıdan önce yine aynı gazetede “Şimdi tam zamanı” başlığıyla yazdığım başka bir yazım daha var.
Yine 2023 yılı içinde “TÜRSAB Genel Kurul seçimleri nasıl olmalı?”, “Hibrit Genel Kurul neden olmasın” gibi daha birçok yazı yazdık.
Bahsi geçen yazılar birçok meslektaşım tarafından ilgiyle karşılanmış, dolayısıyla hatırı sayılır bir okunma rakamına ulaşmıştı.
Bu yazıları yazma sebebim; TÜRSAB gibi çok önemli bir kurumun geleceğini belirleyen genel kurullar için en doğru modelin ne olması gerektiğini camia içinde tartışmaya açmaktı.
Yapılacak tartışmalarla herkesin asgari müşterekte buluşabileceği bir yöntem geliştirebilir, yasalaşması için çaba gösterebilirdik.
Hep birlikte el ele verip yasa yapıcı konumundaki Kültür ve Turizm Bakanlığını ikna edebilirdik.
Ne yalan söyleyeyim ciddi hayal kırıklığına uğradım.
Çünkü geçen üç yıl boyunca başta adaletsizliklerden şikâyet edenler olmak üzere hiç kimse bir şey yapmadı.
*
Bugünlere geldiğimizde muhalif adaylardan biri neredeyse tüm seçim stratejisini üyenin genel kurula katılım masraflarını TÜRSAB’ın karşılaması üzerine kurmuş.

Bu arkadaşımız ve iddialarıyla ilgili söylenecek çok şey var, ancak biz detaylara girmeden biraz hafızaları tazeleyelim mi?

Bugün vicdanlara seslenen bu aday, Aralık 2019’da yapılan genel kurul zamanında TÜRSAB 23. Dönem Yönetim Kurulu üyesi değil miydi?

2022 yılında yapılan genel kurulda da TGA adayı olarak karşımıza çıkmadı mı?

Şimdi çıkmış bu seneki TÜRSAB Genel Kurulu seçim çalışmalarının ne kadar hukuksuz olduğundan bahsediyor.

Hatta daha ileri giderek bu sözde hukuksuzluğun durdurulması için bakanlık nezdinde gerekli girişimleri başlatacağını duyuruyor.

Hem 2019 hem de 2022 yılı genel kurullarında mevcut Başkan Firuz Bağlıkaya ile seçim çalışmaları yürütürken aklına gelmeyen adalet duygusu başkan adayı olunca mı aklına geliyor?

Başka bir meslektaşımız daha var, o da kendi sosyal medya hesabında bu seçim sürecinin hukuksuzluğuna dem vurarak bakanlığı göreve davet ediyor.

İyi de güzel kardeşim, adama sormazlar mı, sen de yine bugün eleştirdiğin taşıma yöntemiyle yapılan 2019 genel kurulunda TÜRSAB 24. Dönem Yönetim Kurulu üyesi seçilmedin mi?

Yani mevcut TÜRSAB başkanıyla hareket edip seçim kazanırken sizin için her şey hukuka uygundu.

Ama muhalefet tarafına geçince bir anda aydınlandınız ve hiçbir şeyin hukuka uygun olmadığını fark ettiniz!

Böyle bir muhalefet anlayışıyla hiçbir sorun çözülemez.

*

TÜRSAB’a yakışır projeler ortaya koyamayan bir muhalefetin üyeyi ikna etmesi de seçim kazanması da mümkün değildir.

Kendini muhalif olarak gören herkes için söylüyorum;

Bugüne kadar sorun olarak gördüğünüz şeyler hakkında hiçbir çözüm üretemediniz ve muhalefet olarak tembellik ettiniz.

Daha önce tartışmaya açtığımız delege sistemi, hibrit genel kurul yöntemi, yerinde sandığa gitmek gibi modeller üzerinde kafa yormadınız.

Bizim fikirlerimizi tartışmaya tenezzül etmediğiniz gibi yeni fikirler de ortaya koyamadınız.
Geçen genel kuruldan bu yana koca üç yılı feda ettiniz.
Oysa bu süre içinde çok şey yapabilirdiniz.

En azından kendi deyiminizle daha demokratik bir seçim ortamı yaratacak bir çalışma ortaya koyabilirdiniz!

Kanka olduğunuzu iddia edecek kadar iyi ilişkiler içinde olduğunuz Sayın Bakanı böyle bir şey için pekâlâ ikna edebilirdiniz.

Firuz Bağlıkaya’yı yenebilme ihtimali olan bir vizyon ortaya koyabilseydiniz eğer, eminim Sayın Bakan böyle bir yasal düzenleme talebinize hayır demezdi.

*
Eğer herkes TÜRSAB ve seyahat acentacılığı mesleğinin geleceği için değil, işine geldiği gibi davranırsa, sonraki genel kurullarda yine aynı şikayetleri aynı tartışmaları duymaya devam edeceğiz.
Bakmayın siz muhaliflerin sahte adalet arayışlarına, bu çığırışların üyeler üzerinde fazla bir etkisi olmadığı gibi aynı zamanda kamuoyu nezdinde TÜRSAB’a zarar veriyor.
Bugüne kadar yapılan TÜRSAB genel kurulları hala hazırda 1618 sayılı yasa ve o yasaya bağlı yönetmeliklere uygun yapıldı.
Hafta sonu gerçekleşecek olan genel kurul da yine aynı yasaya uygun yapılacak.
Zaten öyle olmasaydı bakanlık çoktan gereğini yapar, olaya el koyardı.
Hal böyleyken bizi bir adım ileriye taşımayacak kısır tartışmaları bırakalım artık!
Hiç kimse için ve hiçbir şey için geç değil!
Başta en ideal genel kurulu modeli olmak üzere, TÜRSAB ve acentacılık mesleğini geleceğin turizm dünyasıyla uyumlu hale getirmek için yapılması gereken ne varsa yapmalıyız.
Önümüzdeki dönemde tüm enerjimizi bu işler için kullanmalıyız.