Eylül ayı içinde ilk 7 aylık turizm velileri açıklandı. 2025 yılı Ocak-Temmuz döneminde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yıla göre yüzde 2,1 düşmüş.

2024 yılının ilk 7 ayında 28,97 milyon olan rakam 2025 yılında 28,36 milyonda kalmış.

Bu 7 aylık dönemde ülkemize en çok ziyaretçi gönderen ülkeler içinde; Almanya 3 milyon 404 bine, Rusya 3 milyon 563 bine ve İngiltere ise 2 milyon 350 bine ulaşmış.

Verilere bakıldığında ana pazarlarımızın başında gelen Almanya’da yüzde 3’e yakın düşüş var.

İngiltere’de ise yüzde 4’e yakın düşüşle adeta zirve yapmış.

Hollanda, Fransa, Belçika gibi ülkelerde de benzer oranlarda düşüşler var.

Türkiye’nin ilk 7 ayda Avrupa-OECD ülkelerindeki ziyaretçi kaybı toplamda yüzde 4’ün üzerine çıkmış.

Aynı dönemde Rusya ve BDT pazarlarında da kan kaybetmeye devam etmişiz.

Verilere göre Rusya’dan yüzde 1,33, Azerbaycan’dan yüzde 3,21, Kazakistan’dan yüzde 12,68, ziyaretçi kayıpları yaşanmış.

Bu dönemde Rusya ve BDT pazarlarında yaşanan ziyaretçi kaybı yüzde 2’nin üzerine çıkmış.

*

Ortaya çıkan bu tablo Türk turizmi açısından hiç iç açıcı değil.

Çünkü, 2025 yılında dünyadaki turizm hareketinin gelişimine baktığımızda rakiplerimiz hatırı sayılır büyüme gösterirken biz yerimizde saymışız.

Mesela, sayın bakanımızın ve bazı sektör temsilcilerinin Türkiye’nin en büyük rakibi olarak gördüğü İspanya’yı ele alalım;

Yılın ilk 6 aylık ziyaretçi verilerine baktığınızda 26,3 milyon ziyaretçi ağırlayan Türkiye’nin yanında 44,5 milyon ziyaretçi ağırlayan İspanya’yı görüyoruz.

Sadece ziyaretçi sayısı bakımından değil aynı zamanda turizm gelirleri bakımından da İspanya’dan gerideyiz.

Hadi hem ziyaretçi sayısı hem de turizm gelirleri bakımından değerlendirmeyelim.

Peki turist başına gecelik ortalama harcamada ne durumdayız?

İspanya’ya giden ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 209 euro (242 dolar) olurken, Türkiye’de bu rakam 106 dolar olarak gerçekleşmiş.

Tamam bütün bunların hepsinde İspanya’nın gerisinde kaldık.

En azından 2025 yılı turist sayılarındaki artış oranlarında bir paralellik olsun bari!

Maalesef artış oranlarında da İspanya ile rekabet edememişiz.

Dünya Turizm Örgütünün projeksiyonlarına göre, 2025 yılında uluslararası turist sayılarında %3 ila %5 arasında bir büyüme bekleniyor.

Elimizdeki verilere göre bir değerlendirme yaptığımızda, Ocak-Haziran arasındaki 6 aylık dönemde İspanya’ya giden ziyaretçi sayısı ise yüzde 4,7 artarken Türkiye’nin ilk 7 aylık kaybı yüzde 2,1olmuş.

Bir tarafta en büyük rakibimiz olarak gördüğümüz ülkede Dünya Turizm Örgütünün öngördüğü ölçekte bir artış varken öbür tarafta ülkemiz yerinde saymış hatta gerilemiştir.

Sahada olan bizler için bu rakamlar hiç şaşırtıcı değil.

Böyle bir ortamda turizmdeki büyümeden ya da rekor kırmaktan bahsedebilir miyiz?

Zaten Kültür ve Turizm Bakanımız habire “rekor kırıyoruz” diye demeç verirken biz turizmciler buralarda rekora matuf düzeyde turistleri bir türlü göremedik.

*

Turizmde bazı şeyler doğru gitmiyor. Sektör olarak derin bir belirsizliğin içinde yönümüzü bulmaya çalışıyoruz.

Bariz bir şekilde belli ki turizmde gerileme sürecine girdik, bunu bizler görürken mevcut Bakanımız ısrarla üstünü örtmeye çalışıyor.

Ama gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Sayın bakan kendi şirketlerini düşündüğü kadar Türk turizmini düşünebilse keşke!

Kupon araziler bulup otel yapmak için koşuşturduğu kadar Türk turizminin geleceğini sağlam temeller üzerinde oturtabilmek için koştursa keşke!

Yıllardan beri biz bunları görüyoruz, gördüğümüz için söylüyoruz, yazıyoruz.

Eleştiriyoruz hatta eleştirmekle kalmıyor öneriler getiriyoruz ama yine de bir şeyler değişmiyor.

Bazıları zannediyor ki bütün bunların hepsi kişisel sebepler yüzünden yapılıyor.

Kesinlikle hayır!

Bakan beye karşı kişisel ne sebebimiz olabilir ki?

Biz sektörün geleceğinin hiç de iyi yerlere gitmediğini gördüğümüz için bu kadar çaba sarf ediyoruz.

Sonuç itibariyle turizm sektörü olarak ciddi yapısal sorunlarımız var.

Yapılan algılarla hiçbir yere varamayız.

Sadece kendimizi kandırırız.

Bakan bey gerçekten turizmin gelişmesini istiyorsa rakamlarla uğraşmayı bir tarafa bırakmalıdır.

Sahaya yansımayan rekorlarla uğraşmak yerine sektörün gerçek sorunlarına odaklanmalıdır.

Kırk yıl önceki stratejilerle bir yerlere varmamız mümkün değil artık.

Turizmde yeni bir anlayışa ve bakış açısına ihtiyaç vardır.

Patronundan çalışanına bakanlık personelinden sivil toplum kuruluşuna kadar herkesi değiştirecek adımlar atılmalıdır.

Kısacası tepeden tırnağa turizmin geleceği yeniden planlanmalıdır.

Ancak o zaman gerçekten rekor kırmaya başlarız.

Çünkü bizim hala çok ciddi bir turizm potansiyelimiz var!