Bu haftaki yazımız tarımın dışından, şehrimizin merkezinden olacak. Talebimiz biraz daha duyarlılık.

Antalya bir tarım, turizm ve ticaret şehridir. Diğerleri bir yana, bir turizm şehri olarak tarihi yerleri, doğası, denizi ile ön plana çıkmaktadır.

Yurt dışı seyahatlerinde gezilip görülecek yerlerin güzergâhları belirlenirken tarihi kliseler, müzeler, antik kalıntılar vb. yerler dahil edilir. Yurt içinde de durum buna benzerdir. Bizde de tarihi camilerimiz güzergâh içindedir ve böyle de olmalıdır.

Bu açıdan yaklaşıldığında Antalyamızın merkezinde, şehrimizin tam ortasında bulunan bir camimiz var. Murat Paşa Cami. Karaman Beylerbeyi Murad Paşa tarafından 978’de (1570-71) yaptırılmıştır. Buraca caminin tarihini yazacak değilim. Merak edenler için tavsiye ederim.

Bu cami o günden bugüne insanlarımızın ibadetini yaptığı, cenazelerini kaldırmak için tercih ettikleri bir yer. Teravih namazlarında, Kadir Gecesinde hınca hınç dolan bir cami. Yapılacak bazı etkinliklerde, hayır dağıtımlarında tercih edilen bir mekân. Yerli ve yabancı turistlerin hem görmek hem de ibadet için uğramayı tercih ettiği bir cami.

Geçtiğimiz hafta sonu şehrimizin içerisinde küçük bir tur atarken Murat Paşa Cami’ne uğradım. Avlusuna girdiğim zaman açıkçası gördüklerim hoşuma gitmedi. Çimlerin bir kısmı sararmış, ağaçların diplerindeki çimler kurumuştu. Çimlerin üzerinde bazı çöpler vardı. Avlu içerisinde şadırvan etrafında bazı kirlilikler vardı.

Cami içerisindeki halının değişim zamanı gelmiş gibi. Ziyaret fazla olunca kirlenme ve yıpranma da doğal hale geliyor.

Şehrin için, güneşin altındaki refüjlerdeki çimler ve bitkiler sulanabiliyorsa, parklardaki kedi ve köpeklerin pisleme yerleri haline gelen çim alanlarına bakım yapılabiliyorsa, cami avlularına da yapılabilir.

Gölgelemek için, rahatlamak için cami avlusunda oturmanın bir sakıncası elbette ki yok. Tercih edilmeli. Hatta güzel, halis niyetlerle insanlarımızın buralarda bulunması sevindirici.

Ancak caminin dış çevresine baktığımız zaman, özellikle MarkAntalya alışveriş merkezinin otopark çıkışındaki kaçak ürün satan insanların burada bulunması rahatsızlık verici. Buradaki insanların bir kısmı telefon satar, bir kısmı saat satar, bir kısmı çorap satar. Buradaki satıcılar sıkı bir zabıta ve polis denetiminde malzemelerini alır kaçarlar. Ne sattıkları beni değil ilgililerini bağlar.

Benim bahsetmek istediğim görüntü, güvenlik ve güven hissi. Yani başka şehirlerden gelen yerli turistler, başka ülkelerden gelenler bu manzarayla karşılaşıyor. Unutmayalım, insanların huzurla girebilecekleri yerler camiler olmalı.

Şehrimize onca yabancı insan geliyor. Yabancı turistlerin uğrak yerlerinden birisi de paket turizm sonucu bu alışveriş merkezi.

Abdest alırken acaba ceketime, çantama bir şey olur mu düşüncesi camiye çeker mi uzaklaştırır mı?

İnsanlarımız gittikçe duyarsızlaşıyor diyebilirim. Duyarsızlardan dolayı tarihe meydan okuyan bu mekân göz ardı edilemez.

Ayrıca son bir not daha eklemek isterim. Sayın yetkililer, Muratpaşa Camisinin minaresine dikkat demek istiyorum. Bu minare restore edilmeyeli çok oldu diye biliyorum. Minare içinden yıpranmaların arttığı söyleniyor. Avlu içerisinde sürekli kalabalık var, cenaze namazları kılınıyor.

Bir gün bir şey olur, ilk hedefe diyanet konur. Lütfen kontrol ettirelim.

Dikkat! Muratpaşa Cami Antalya’nın navigasyon merkezindedir.