Bayram öncesinde Özgür Özel’i biraz da ağır bir dille eleştiren bir yazı yazmış ve yayınlamıştım…
Yazımı yayınladığım gün başta Antalya “CHP milletvekili Cavit Arı” olmak üzere çok sayıda CHP’li, Özgür Özel’e yazımda hakaret ettiğimi ifade ettiler…
Dikkatli okuyucularım hiçbir yazımda her hangi bir hakaret ifadesini kullanmadığımı iyi bilirler…
Ağır bir dille yazarım, bazen tiye bile alırım ama asla ve asla hakaret etmem…
İnternet ortamında ve sosyal medya mecralarında onbinlerce kişi tarafından okunan bu yazıma çok büyük destekler geldiği gibi, şahsıma yönelik oldukça ağır ithamlarda yöneltidi.
“Hangi hakla eleştiriyorsun, saçma sapan ifadelerle yazmışsın, Özgür Özel neyine dokundu, Genel Başkanlığa sen yakışırsın, sana mı soracaklardı, sen kimsin koskoca CHPye yön vermeye kalkıyorsun, bunun kararını sen mi veriyorsun, haddini çok aşmışsın, bundan sonraki kurultayda sana sorarız… vs”
Daha böyle yüzlerce ifadeler kullanılmış…
Bunlara elbette cevap vermedim zaten verilmezde…
Sadece telefonla arayan bazı dostlarıma yazımın gerekçesini ve ana fikrini anlattım…
Şimdi onlara dediklerimi sizlerle de paylaşayım…
Belki bana saldıranlar bunları okur da birşeyler anlamış olurlar…
***
AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın 23 yıllık iktidarının sonunda ülkenin geldiği hal-i pür melalini bilmem anlatmaya gerek var mı?
Anayasa ve yasa tanımayan, temel hak ve özgürlükleri askıya alan, milyonlarca nsanın açlık sınırında yaşadığı ve acımasızca sevet transfer yapılan bir iktidardan kurtulmak için ülke olarak CHP’ye ciddi ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz…
Hatta sadece CHP’ye değil, tüm muhalefet partilerine ihtiyaç vardır…
“Bunun da yolu; kendi içinde birlik ve bütünlüğü sağlayarak diğer muhalefet partileriyle sıcak temaslar kurmaktan geçer…”
Şimdi soruyorum; CHP içinde iktidara yürüyecek birlik ve bütünlük var mı?
Bu soruya hiç kimse “var” diyemez…
Peki parti içinde birliği sağlamakta sorumlu kim ve kimler?
Elbette başta Genel Başkanlık koltuğunda oturan Özgür Özel ve ekibi sorumludur…
Özellikle şaibeli olduğu iddia edilen kurultay sonrasında önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ona inanan milyonlarca insanı “ayrıştıran, ötekileştiren” bir dil yerine kucaklayan, birleştiren bir dil ve tavır içinde olmaları gerekmez mi?
Kurultay sonrasındaki ilk günden itibaren Kılıçdaroğlu’nu yok sayan, binlerce trolün hakaretlerine ses etmeyen Özgür Özel’in, kurultayda şaibe olduğu iddiasının mahkemeye taşınması sonucunda “yüzüne tükürürler, mahkeme oyunlarıyla buraya gelecek olanları 2 milyon kişiyle alnını karışlarız” türünde söylediği sözler bu partide birliği ve beraberliği sağlayacak ifadeler midir?
CHP’nin kültüründe, geleneğinde, teamüllerinde önceki genel başkanlar el üstünde tutulur ve azami saygı gösterilir…
Hatta o eski genel başkanlar olumsuz tutum içinde bile olsalar yine de saygıda kusur edilmez…
Bülent Ecevit’in, Genel Başkan seçilmesinden sonra kurultay bitmeden, ceketinin önünü ilikleyerek (Ecevit’i ağır dille eleştirmesine rağmen) önceki Genel Başkanı İnönü’nün yanına gidip saygılarını ifade eden davranışını birilerinin Özgür Özel’e hatırlatması gerekir…
Bundan sonra neler olabilir?
Bunu da bir sonraki yazımda ele alacağım…