Siyaset dili günden güne sertleşiyor, çirkinleşiyor.
Son olarak CHP Milletvekili Kamer Genç’in Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan’a sarf ettiği sözler neredeyse gündemi değiştirdi.
Bu duruma AK Partililer tepki gösterdi, birçok kentte protesto gösterisi düzenledi. Bu illerden biri de Antalya’ydı.
Önceki gün Aydın Kanza Parkı’nda bir araya gelen AK Partili kadınlar, CHP İl Binası’na yürüyüp siyah çelenk koymak istedi. Bir grup CHP’li ise buna engel oldu. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’, ‘Antalya bizimdir bizim kalacak’ sloganları atan CHP’liler, bir düşman ülkeyle savaşıyor gibiydi. Dolayısıyla ortam gerildi. Sonunda bölgeye çevik kuvvet ekipleri çağrıldı.
CHP’lilerin büyük bir bölümünün tahammülsüz olduğunu biliyordum, ancak bu kadarını da doğrusunu isterseniz beklemiyordum. Yıllardır AK Parti’ye gidip siyah çelenk koyan, parti yönetimini protesto eden CHP’lilere ciddi bir müdahale olmamıştır. Eylemleri bir demokratik hak olarak görülmüştür. Kimi zaman koydukları siyah çelenkler birkaç gün yerinden bile kaldırılmamıştır. Kendilerine karşı işte bu kadar hoşgörülü olan AK Partililere tahammül edemeyen zihniyetin bu tutumunu doğrusu anlayabilmiş değilim. Demokrasiyi herkesten fazla savunduğunu iddia eden bir partinin üyeleri bunu bir demokratik hak olarak görüp hoşgörü göstermesi gerekirdi. Ancak yukarıda da dile getirdiğim gibi maalesef bu kişiler kendilerinden başkasına tahammül edemezler. Bir tek onların söylediği doğru, demokrasiyi bir tek kendilerine isterler.
Aynı zihniyet andımızın kaldırılmasıyla da gerçek yüzünü ortaya koymuştu. Zorunlu din dersine şiddetle karşı olduklarını belirten bu kişiler, andımızın zorunlu okutulmasını istememiş miydi? Yani “Biz ne istersek o olur” denmek isteniyor. Ama artık yok öyle bir Türkiye, yok artık öyle bir dünya.