Genç, mehtaplı bir Antalya körfezini izlemeyi özlemiştir. Beraberinde okul arkadaşı, büfeden aldıkları 2 bira ile geçtiğimiz cumartesi günü Yat Limanı’na inerler. Saatler henüz 19.30’u ancak gösteriyordur.
Eski günleri yad ederler, denizin iyot kokusunu ciğerlerine çekip, kederlendiklerinde biralarından birer yudum alıp, uçsuz bucaksız Akdeniz körfezine gözlerini daldırırlar.
Ara sıra mehtabın verdiği güzellikten dolayı, yakamoz görüntüsünü işaret parmağıyla gösterip, “Göze ne hoş geliyor değil mi” cümleleri kurarak, mutluluklarını dile getirmekten de geri durmazlar.
Hemen yan taraflarında kendi hallerinde sohbet edip eğlenmekte olan gençlere de gözleri ilişir. Kendi yaşıtlarının bu denli neşeli ve mutlu gözükmeleri onların da mutluluğuna mutluluk kadar.
Saatler su gibi akar. Akar dediysek, 20.50- 20.55 civarıdır. Resmi plakalı bir polis aracı gelip, gençlerden kimlik sorar. Kimlikler ibraz edilir. Edilir de, o kimlikteki Vatandaşlık yani TC no polisin elindeki tutanak evrakına yazılmaya başlanır?
Bu arada elde alkol ölçme aleti, gençlere üflemeleri söylenir. Üflenir, Mahir Güven isimli gençte 0.22, Zafer Ülker isimli gençte ise 0.35 promil alkol çıkar.
Gençler “Ne oluyor” hayretliğiyle bir birlerinin yüzlerine bakarlar.
Dayanamayıp polise sorarlar.
Kendilerine, “Kabahatler kanununun 35. maddesi gereği size 75’er TL ceza yazıyoruz” cevabı verilir.
Cezalar yazılır, polisler diğer gençlerin yanına gitmek üzere yol alır.
Herkes şaşkın.
Deniz kenarında kimseye rahatsızlık vermeden, keyifle bir bira içip, geçmişi yad ederek iki Türk genci arasındaki sohbet, Kabahatler Kanunu” gereği suç!..
Ve karşılığı 75’er TL para cezası.
KABAHATLER KANUNU MADDE 35: Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
Böyle diyor 35. madde.
Bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir.
Söz konusu olayın takipçisi polisler acaba bu hükmü ne derecede uygulamıştır?
Yat Limanı’ndaki o iki genç sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda mı bulunmuştur?
Diyelim ki polislere göre bulundular ve onun için cezaları yazıldı.
O zaman madem ki kanunu uyguluyorsun, gençlere para cezası kesip geçmek midir o uygulama?
Kişi sarhoşluğunun etkisi geçinceye kadar kontrol yani müşade altında tutulması gerekmiyor muydu?
0.22 ve 0.35 promil sarhoş olan birisi tıbben kontrol altında tutulması gerekir mi, gerekmez mi?
0.50 promile kadar-ki bu rakamın hükümet tarafından 100 promile çıkartılması an meselesi, araç kullanmanın dahi serbest olduğu ülkemizde, 0.35 promil alkollü birisine sarhoş muamelesi yapmak!.
Yolda, ara sokakta veya apartman kapısından tam içeriye girerken, birisi seslenip, ağzımıza uzatılan alkol metreyi üflememizi söylerse artık bundan böyle kimse şaşırmasın.
Şaşırmasın şaşırmamasına da, denize nazır bira keyfine engel koyanlar, bu kentte aileler çocuklarını çocuk parklarına götüremiyor. Çünkü o parklar çocuklara değil, ellerinde şarap şişeleriyle banklara sere serpe uzanıp, nara atanlar için yapılmış halde.
Peki ama onlar kabahat işlemiyor mu?