Dünyadaki en cesur, en güçlü, en korkusuz ve dirençli varlık nedir bilir misiniz?
Analar. Bilhassa evladı tehdit altında olan analar…
 
Diyarbakırlı Hacire Akar bunun en son ve en somut örneklerinden biri…
Hatırlarsınız, geride bıraktığımız Ağustos ayını sonlarındaydı, Hacire Akar adlı ananın Diyarbakır HDP İl Binası önünde oturma eylemi yaptığı haberleri düşmüştü TV ekranlarına. Bir hafta önce nişanladığı, mürüvveti için hayal kurduğu biricik oğlu Mehmet Akar’ın ansızın ortadan kaybolması üzerine telefonunu incelemiş ve HDP’den gelen mesajları görünce PKK için dağa kaçırıldığı kanaatine varmıştı. Bunun üzerine soluğu HDP İl Binası’nda almış ve yöneticilere, “Oğlumu geri verin” diye haykırmıştı. Olumsuz yanıt alınca camı çerçeveyi indirmiş, yapılan tüm saldırılara göğüs gererek bina önünde oturma eylemi başlatmıştı.
Ana yüreği tüm korkulara galip gelmişti çünkü. Terör örgütüymüş, yandaşlarıymış, ölümmüş hepsi hikaye oluvermişti. Hacire ana, bu müthiş direnci ve cesaretiyle oğluna birkaç gün içinde kavuşmuştu…
 
Hacire ana, evlatları eli kanlı örgütçe kandırılarak dağa kaçırılan nice analara örnek oldu, sembol oldu. O günden sonra HDP Diyarbakır İl Binası önü hiç boş kalmadı. Şu an 35 acılı ana ve yakınları tıpkı Hacire Akar gibi oturma eylemi yapıyor. Hepsi de “Evlatlarımızı geri verin” diye haykırıyor. Anaların bu çığlığına ülkenin her yanından çığ gibi destek yağıyor. Sanat dünyası, iş dünyası, sporcular, halk herkes ama herkes anaların acısına ve ortaya koydukları dirence ortak oluyor.  Doğu ve Güneydoğu'daki illerde milyonlarca vatandaş teröre karşı tek ses eylemleri yapıyor. Büyük futbol kulüplerinin taraftar grupları ardı ardına destek mesajları yayınlıyor. Sinema ve sahne sanatçıları oturma eylemindeki anaları ziyaret ediyor. Kimi sanatçılar sosyal medya hesaplarından bu anlamlı direnişe destek veriyor. Herkes ama herkesin ortak temennisi, anaların acılarının dinmesi, evlatlarına sağ salim kavuşması.
 
Ünlü oyunca Şoray Uzun, sosyal medya paylaşımında, “Diyarbakır'dan haykıran, evlatlarını arayan annelerin sesini 'ama'sız, 'fakat'sız, koşulsuz duymalı ve duyurmalıyız! Allah hiçbir anne babayı evladı ile sınamasın” ifadelerini kullanmış. Katılmamak mümkün değil. Meseleye bu gözle bakıp da anaların acısına ortak olmayacak bir vicdan tanımıyorum.
 
Bu annelere destek için başlatılan imza kampanyasında, “Aylardır, yıllardır evlatlarına hasret kalan bu annelerimize ses olalım. Bir anne haykırıyor, 'Şeker ve tansiyon hastasıyım. Köydeki evimin kapısını kapattım, eşim ve çocuklarımla buraya geldim. Onlardan hiçbir şey istemiyorum, çocuğumu verin başka hiçbir şey istemiyorum.’ Yüreği yanan başka bir annenin feryadı ise, 'Alıştınız insanları dağa göndermeye. Size verecek çocuğumuz yok, getirin. Fakir fukaranın çocuğu dağa, bunların (HDP'li yönetimin) çocukları lüks okullara. Yeter artık toprağın altı genç doldu, nereye kadar?' Gelin hep beraber bu cesur annelerin sesine kulak verelim, onların yürekten gelen feryadına ortak olalım. Bugün Diyarbakır'da yükselen annelerin sesi Kandil'i korkutmuştur, Kandil'e destek veren herkesi sarsmıştır, teröre sessiz kalanları ürkütmüştür. Gün bugündür. Bir imza da siz atın. Anneler direniyor, evlatlarını istiyor” deniliyor. Gelin hepimiz bu kampanyaya yürekten destek olalım. Çünkü yıllardır bitirilemeyen terörün tümüyle ortadan kaldırılması için belki de atılmış en önemli adım budur. Tabandan destek alamayan hiçbir yapı başarılı olamaz. Öyleyse Diyarbakırlı anaların attığı bu adımı destekleyerek büyütelim ve 30 yılı aşkın süredir canımızı yakan eli kanlı örgütü ve onun destekçilerini ebediyen ortadan kaldıralım.
Gelin hep birlikte korku dağlarını aşan bu anaların yanında yeralalım…