‘Keşke’ ile başlayan cümleler bir kaybedişin, olumsuzluğun ifadesidir genelde. Bu yüzden çok sevmem ve kullanmak da istemem. Ancak zaman zaman bu hissiyata kapıldığım olur. İşte öyle zamanlardan birindeyim şu sıralar.

Yine ‘keşke’lerim var…

Keşke kötü zamanlarda kenetlendiğimiz gibi iyi günlerimizde de birleşebilsek, tek yumruk olabilsek…

Hain darbe girişimine karşı nasıl yan yana, omuz omuza mücadele verdiysek, Cumhuriyetimizin 95’inci yılı kutlamalarında da yine yan yana, omuz omuza olabilseydik keşke…

Keşke, etnik kökenimiz ne olursa olsun ‘tek millet’ olabilmeyi becerebilsek…

Farklılıklarımızı bir ayrılık unsuru olarak değil de bir zenginlik, bir çeşitlilik olarak görebilsek keşke…

Uzun zaman önce unuttuğumuz hoşgörüyü, yardımlaşmayı, sevgiyi, saygıyı yeniden tesis edebilsek aramızda…

 

Ama nerdeee?!..

Dünyada örneği olmayan bir destan yaratan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet’imizin 95’inci yılı ve ‘ayrı ayrı’ kutlanıyor.

Millet olarak topyekün sevinç yaşayacağımız bu özel günde dahi ‘siyaset’ yapılıyor.

Alternatif kutlamalar gerçekleştiriliyor, karşılıklı manidar mesajlar veriliyor…

 

Oysa biz millet olarak bayramlara büyük önem veririz. Dini bayramlarımız birer dini vecibe olmanın yanı sıra toplumu birleştirme, kaynaştırma, değerleri hatırlatma günleridir. Keza milli bayramlarımız da öyle. Milli baylarımızın bir diğer özelliği de geçmişte yaşadığımız o karanlık günleri, ülkemize yapılan emperyalist saldırıları hatırlatmasıdır. Bu hatırlatma mutlak gereklidir. Çünkü geçmişini unutan, bilmeyen, geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa edemez. Geçmişinden ders çıkaramayan toplumlar yok olmaya mahkumdur…

 

Kurtuluş destanının yaratıldığı o günlerde değiliz elbette. O günlerde yapılan saldırılar bugün başka yöntemlerle yapılıyor. Topla, tüfekle gelmiyorlar üstümüze ama çok daha sinsi, çok daha etkili silahlar kullanılıyor günümüzde. O günlerde düşmanı net olarak görüyordu atalarımız. Karşılarındaydı, cephedeydi. Şimdi ise kim dost kim düşman belli değil.

Cephe savaşlarının yerini ekonomi savaşları aldı. Cepheden değil cebimizden vurmaya çalışıyorlar. İşte yakın zamanda yaşanan döviz krizini gördük. Biraz toparlanmış olsak da hala olumsuz etkilerini yaşıyoruz toplum olarak…

 

Dostlar, bu yüzden diyorum ki, gelin birlik olalım. Ne olursak olalım, etnik kimliğimiz, inançlarımız ne kadar farklı olursa olsun yeniden bir olalım.

Bu ülke hepimizin.

Bayrağımız tek, devletimiz tek.

Millet olarak da tek yumruk olalım.

Çünkü biz ancak birlikte güçlüyüz…