Çocuklarla güzeldir bizim dünyamız. Onların gözlerinde parlayan umut, kirlenmemiş bir gökyüzü gibi uzanır üzerimize. Bir çocuğun attığı kahkaha, en karanlık anlarımızı an an aydınlatır. Biz büyüklerin unutmaya meyilli olduğu ne varsa, çocukların bakışında masumiyeti, samimiyeti ve saf sevinci yeniden hatırlarız. Çocuklar yanımızdaysa dünya daha yaşanılır, daha yumuşak, daha insancıl olur.

Bizim hayatımızın renkli yanları çocukların gülüşünde saklıdır. O gülüş ki, bazen bir oyuncakla, bazen bir yaprakla, bazen de yalnızca sevgiyle parlar. Hayatın tüm ağırlığı, çocukların neşesi karşısında hafifler. Çocukların gülümsemesi, adeta gökkuşağının yeryüzündeki hâlidir. Her rengi ayrı güzellik, her tınısı ayrı umut taşır.

Çocuk varsa orada neşe vardır. Sokağın köşesinde seksek oynayan bir çocuğun sesi, duvarlara çarpıp yankılanır. Evlerin içi onların koşuşturmalarıyla şenlenir. Bir çocuğun varlığı, mekânı yalnızca doldurmakla kalmaz, ona ruh da üfler. Gülüşleri müzik gibidir; kulakla değil, kalple duyulur.

Çocuklarla yarınlar inşa edilir. Bugünün oyuncakları, yarının hayalleri olur onların ellerinde. Bir ağacın gölgesinde dinlenen çocuk, geleceğin mimarıdır aslında. Onlara verilen her sevgi, bir tohum gibi toprağa düşer ve zamanla büyük bir ormana dönüşür. Dünya onların düşleriyle yeniden şekillenir.

Çocuk yoksa sessizliktir sokakları dolduran. O sessizlik, yalnızca sesten yoksunluk değildir. Renklerin solduğu, neşenin çekildiği bir yoksunluktur. Çocuk sesinden mahrum kalmış bir şehir, yaşlı bir şairin suskun defteri gibi söylenmemiş, yazılmamış ve unutulmuş durur kendi kaderinde.