Müthiş bir hamle…

Antalya İl Emniyet Müdürü İlker Arslan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine İçişleri Bakanlığınca görevden alındı ve hemen arasından da savcılıkça gözaltı kararı verildi.

Savcılık gözaltı açıklamasında bu işlemin Büyükşehir Belediyesine yapılan rüşvet operasyonu ile bağlantılı olduğunu belirtti.

Tabi bu sıradan bir olay olmadığı için siyasetin ve medyanın önde gelenlerince bu olayın belediyelerde rüşvet çarkının ötesinde olduğunu belirten çok çeşitli yorumlar yapılmasına yol açtı.

Bence en önemli yorum ve ifşa gazeteci “Şamil Tayyar’dan geldi.”

Tayyar x paylaşımında şunları yazdı.

“Operasyon Emniyet Müdürü ile sınırlı kalmayacak, Antalya operasyonu daha da büyüyecek gibi görünüyor.

Pazartesi (bugün) sürpriz bir görevden alma kararı daha çıkabilir.

Soruşturmaya halel gelmemesi için ismini, görevini ve ünvanını yazmıyorum…”

Keza bir başka x hesabında ise şunlar ifade edildi.

“Antalya’da başlayan operasyon yalnızca Emniyet Müdürü ile sınırlı değil. Çok daha derin, çok daha karanlık bir yapı deşifre ediliyor.

Önümüzdeki hafta (yani bu hafta) çok daha büyük isimler masada olacak…

Sadece Antalya’yı değil, Ankara’daki koltukları bile sarsacak…

Olay şu: devlet içinde devlet kurmuş, kamu gücünü özel çıkarlar için kullanman bir ağın üzerine gidiliyor.

Antalya’da başlayan bu temizlik tüm Türkiye’yi sarsabilir.

Çünkü bu çete sadece belediyelerde değil, emniyet, bürokrasi ve ihale ağlarında kök salmış durumda…”

Ve benzeri daha birçok paylaşımlar var sosyal medyada…

Bunlar çok tedirgin edici tespitler ve iddialar…

Bunların gerçekte olup olmayacağını yakında göreceğiz…

Gelelim işin başka boyutlarına…

İlker Arslan’ın, Antalya’ya Emniyet Müdürü olmadan önceki görevi “Kuzey Makedonya’nın Üsküp Büyükelçiliğinde İçişleri Müşavirliğidir…”

Makedonya, Karadağ, Kosova, Bosna devletlerinin olduğu bu bölge “kara ve karanlık servetlerin” paylaşım alanı olarak bilinir tüm dünyada…

İlker Arslan’ın buradaki görevinden yine kara ve karanlık rantların yüksek olduğu Antalya’ya atanması bence tesadüf değil…

Şamil Tayyar’ın işaret ettiği gibi devletin hiyerarşik bürokrasinin altında görünmeyen “sadakat birliği” diyebileceğimiz bir ağın müdahalesi ile yapılmış bir atama olabilir.

Tayyar ve diğer hesapların iddia ettiği gibi bu operasyon büyüyecekse öyle sanırım ki bu “sadakat birliği” ağının elemanlarına uzanacaktır…

Ancak ben herkesin “evet bu müdür suçludur” yorumuna katılmıyorum.

Masumiyet karinesi esastır ve mahkemece suçlu bulunmadıkça masum olarak kabul edilir.

İlker Aslan olayının bir başka boyutu daha var.

5 yıl boyunca “Tanık Koruma Programı Daire Başkanı” olarak yaptığı görev sırasında, şimdi pazarlık yapabileceği bir Pandora Kutusu oluşturmuş olabilir.

Nitekim İlker Arslan, henüz Savcılığın talep ve kararı daha belli olmadan, her yerde kulakları olan sadakat birliğince bu gelişmeler kulağına fısıldanmış ve bunun üzerine elindeki Pandora Kutusunun ucunu biraz açmak için B Planı yapmak üzere iki gün kaybolmuştur…

Bakalım, bu operasyonla iddia edildiği gibi sistemin çürüyen yanları temizlenebilecek mi?