Partisinden istifa edenlerin neden istifa ettiği kadar, neden mücadele etmediğini hep merak etmişimdir. Son dönemlerde meclis üyelerinin istifası ile yaşanan süreçte partileri için anlattıkları, bu merakımda yeni sorular oluşmasına neden oldu.
Aslında tüm istifalar, ya kişinin kendi işine gelmeyen kararlar nedeniyle alınıyor, ya da kendi işine gelecek nedenler sebebiyle. Yani sürekli işime gelmezse giderim düşüncesi.
CHP’den ve MHP’den istifa edip AK Parti’ye geçen meclis üyelerinin nedenleri de aynı, AK Parti’den istifa eden Büyükşehir Meclis Üyesi Mehmet Salur’un nedenleri de aynı. Kişisel rahatsızlıklar.
Bana bir Büyükşehir Belediye Meclis üyesinin rahatsızlığını anlatamaması hiç mantıklı gelmiyor. Çocuk gibi küsmesi, istifa edip gitmesi aklıma yatmıyor. Tüm mücadele yolları bittiğinde istifa etmek yerine, mücadelenin göstermelik bölümünü yerine getirmeleri, mazeret denen gerçeği haklı kılıyor.
İstifa edenlerin dertlerini anlatmak için röportaj yapmak gibide bir huyu var. Röportajda ne kadar rahatsızlıkları varsa ortaya döküyorlar. İstifa edince mi derdinizi anlatacağınız röportaja ihtiyaç duyuyorsunuz?
İstifa eden bir Büyükşehir Belediye meclis üyesinin il başkanına ulaşamıyoruz, şuna söz geçiremiyorum, derdimi anlatamıyorum söylemine hiç katılmıyorum. Bunu söyleyen AK Parti’den istifa eden Mehmet Salur. Ya diğerleri, onlar da aynı.
Rahatsızlığın başladığı zaman, sesini duyuramadığın an medyayı kullanacaksın, derdini haykıracaksın. Partiden atılmayı göze alacaksın, halkın gözünde kahraman olacaksın. Kamuoyu verdiğin mücadeleyi görecek, partililer seni sahiplenecek. Haklı nedenlerini görecek.
İstifa eden meclis üyelerinin en ilginç cevaplarından biri de, partilerinde ya krallık olması, ya da demokrasi. Yıllardır hizmet ettikleri partileri, nedense işlerine gelmeyince en kötü parti oluyor. Bu da siyasete olduğu kadar, kişilere inandırıcılığı da ortadan kaldırıyor. Aslında siyasetçileri farkında olmadan güvensiz kılıyor.
Benim önerim, partisinden istifa edenler kesinlikle konuşmasın. Yoksa ellerine yüzerlerine bulaştırıyorlar. Düne kadar benimsediklerini, en sert şekilde eleştiriyorlar. ‘Gördüğüm lüzum üzerine’ cümlesi ile istifa sonrasını temiz tutsunlar. Ya da rahatsızlıklarını istifa etmeden sıralasınlar.
Kazasız ve cezasız günler dileğiyle.