Kırsal nüfusu azalttık, iyi mi oldu?
Prof. Dr. Halil Demir
Geçtiğimiz günlerde bir ilimizde yapılan, Tarımda Girdi Sorunları ve Çıkış Yolu konulu toplantıda bir konuşmacının “Avrupa Birliği müzakere süreciyle beraber tarıma yönelik çok iyi bir gidiş gözlemlenmeye başlanmıştı.” ifadesini okuyunca, kırsal nüfusun azalması konusu aklıma geldi. Bunun üzerine bu yazıyı yazmak istedim.
Yazmadan önce yapılan bazı araştırmalardan yararlandım. İki tanesinden örnekler vereceğim. Bunlardan birisi Doç. Dr. Murat Yılmaz tarafından yazılan “Türkiye’de Kırsal Nüfusun Azalması ve Doğurduğu Sonuçlar (Özellikle Hayvancılığa Etkileri)” başlıklı bir makale. İçerisinde güzel bilgiler ve kırsal nüfus ile ilgili değerlendirmeler mevcut. Bir diğeri İstanbul Üniversitesi’nde yapılan bir Yüksek Lisans Tezi.
Hepimizin malumu olduğu üzere Avrupa Birliği uyum sürecinde önemli tartışma başlıklarından birisini tarım oluşturuyordu. Bu konuda ülkemizin hak etmediği ifadeler kullanıldı. Kokorecin yenilip yenilmeyeceğinin tartışıldığı, pazarlarda açıkta gıda ürünlerinin satılmamasına kadar birçok gereksiz tartışmalar yapıldı. O dönemlerde yazdığım yazılarda, pazarlarda tozun toprağın içerisinde açıkta peynir satmamak için AB uyum sürecine ihtiyacımız yok demiştim. Bu örneği arttırabiliriz.
AB uyum sürecinde ülke tarımımıza güzel katkılar da sunuldu. Bunun da altını çizmek gerekiyor. Ancak kırsal nüfusun ne olursa olsun azaltılmaya çalışılmasına katılmadım, katılmıyorum.
İstanbul Üniversitesi’nde yapılan Yüksek Lisans Tezinde, ülke tarımımız adına “kırsal nüfusun fazlalığının AB’ye girişte ciddi engel teşkil ettiğinin değerlendirilmesi ve bunun tehdit olarak sunulmasına” üzülmemek elde değil.
Geldiğimiz süreçte kırsal nüfusumuzu azalttık. Ancak AB’ye giremedik. AB’nin küresel anlamda bir birliktelik olduğunu, Türk ve Müslüman bir devletin kabul edilemeyeceğini Rusya-Ukrayna savaşı bize açıkça gösterdi. Bazı ülkelerin hemen alınma süreci başlatıldı. Kıbrıs’ta Rum kesimi zaten önceden göstermişti.
Kırsal kesimden şehirlere olan göçler çok eskilerden beri devam etmektedir. Bunun sebebi iş ve sosyal yaşam olanaklarıdır. Kırsal yerleşmelerde ziraat, hayvancılık, balıkçılık, ormancılık, arıcılık gibi toprağa ve suya dayalı ekonomik faaliyetler var. Kentsel yerleşmelerde ise eski çağlardan beri meslek çeşitliliği hep fazla olmuştur.
Murat Yılmaz Hoca’nın da belirttiği gibi özellikle 1950’lerden sonra kırsal nüfus hızla azalmaya başlamış, 1970 yılına gelindiğinde %75’lerden %61’e düşmüştür. Bazı yasal düzenlemeler de göçü artırmıştır. Ülkemizde 2000 yılından sonra da kırsal nüfus oranı düşmeye devam etmiş, 2000 yılında %35 olan bu oran, 2012 yılına gelindiğinde % 23’e gerilemiştir.
Murat Hoca 2015 yılı için şehir özelliği gösteren yerleşmelerde nüfusun %75-80, kırsal nüfus oranının % 20-25 aralığında olduğunu öngörmüştür. Ancak günümüzde kırsal nüfus oranının biraz daha düştüğünü görebiliyoruz.
Kırsal kesimde kalan nüfus tarımsal faaliyetlere bir şekilde devam etmektedir. Ancak bilinen bir gerçek var ki tarımla uğraşan nüfusun yaş ortalaması hızla artmaktadır. Yaş ortalaması arttıkça üretim olumsuz etkilenmektedir. Gelecek zaman dilimlerinde bunun olumsuz yansıması daha fazla olacaktır.
Murat Yılmaz çalışmasında kırsal yerleşimlerde hane halkının azalmasının, tarım alanlarının belli bir kısmının ekilmemesine, meraların ve yaylaların kullanılmamasına neden olabildiğini, bu açıdan kırsal nüfusun büyük ölçüde azalmasının, Türkiye’de bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkileyen bir etmen olduğunu belirtmiştir. Ve ilave ediliyor: “Kırsal nüfusun çok fazla azalması sonucu, ülkemiz artık hububat, canlı hayvan ve et açısından kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkmıştır. Adı geçen bitkisel ve hayvansal ürünlerin ithalatı son yıllarda giderek artmaktadır.”
Kırsal kesimlerde nüfusun azalmasının, buralardaki eğitim ve sağlık kurumlarının kapanmasına neden olduğunu biliyoruz. Nüfus azaldıkça okullar kapanmaktadır.
Tarımsal üretimden çekilen kişilerin yerini artık kırsala göç eden Suriyeli ve benzeri nüfus almaktadır. Toprağın asıl sahipleri gitmiş, başkaları gelmeye başlamıştır.
Soralım, tarımsal faaliyetleri kendimize yeterliliğimizi koruyarak ve ihracatı artırarak dinamik hale getirmemiz gerekirken, kırsal nüfusu azalttık da iyi mi oldu?
Yorumlar