Tarım stratejik bir sektördür. Yani insanların beslenmesi ve sağlığı tarımdan geçer. Dolayısıyla tarım sektörüne bütünüyle önem verilmesi gerekir. Tarımın önemini anlamak için aslında Kovid, savaş vb. musibetlere ihtiyaç yok. En azından ülkemiz açısından böyle olmalı.

Geçtiğimiz onlarca yıla bakınca, inişleri çıkışları görünce, yapılan basit hataları bile hala görememiş olmak üzüntü verici. Örneğin taşımalı okul ile köyleri boşaltmanın neresi doğru, hala anlaşılmamış sanki. Buradan sağlanacak faydalar başka bir şekilde elde edilemez miydi?

Büyükşehir yasası ile köyleri mahalle haline getirirken tarımımıza zarar mı verdik yoksa beklenilen hangi yararları elde ettik? Avrupa Birliği uyum sürecinde kırsal nüfus fazla, bunu azaltmalıyız denilmedi mi? Şehirleşme hakkında methiyeler dizilmedi mi? Kırsal nüfusu azaltınca parçalı tarım arazileri birleştirildi mi? Ya da ne kadar sağlayabildik?

Bir çırpıda birçok olumsuz örneği sayabiliriz. Ancak biz Türkiye’deyiz. Bizim yaşadığımız coğrafya yap-boz, deneme-yanılma alanı olmaya çok fazla müsait değil diye düşünüyorum.

Geldiğimiz zaman diliminde tarım alanlarında çalışacak genç nüfusa ulaşmakta sorun yaşıyorsak, demek ki yapılan hatalar fazla.

Gelelim yazımızın başlığıyla ilgili konuya. Son yıllarda tarım liseleri ön plana çıkarılmaya çalışılıyor. Sayıları da hızla artıyor. Tarım eğitimine çok önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu açıdan da önemli buluyorum. Tarım liselerindeki amaçların ülkemizin tarımsal üretimine katkı koymasını dilerim. Tarım liselerindeki eğitimin iyi olması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın mücadele verdiğini görüyoruz.

Örneğin, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in Hollanda ziyareti tarım eğitimiyle ilgili. Yaptığı açıklamadan, Hollanda’daki tarımsal eğitim sistemini inceleyeceğini anlıyoruz.

Bakan Özer, “Ülkemizi tarım üssü haline getirmek ve bu kriz anlarında ülkemizi avantajlı bir konuma taşıyabilmek için tarım liselerimizi yeniden yapılandırma kararı aldık. 123 tarım listesine ilave olarak bu sene 23 tane daha açarak sayıyı 146’ya ulaştırdık. Tarım liselerimizin birlikte müfredatının güncellenmesi ve son teknoloji uygulama laboratuvarlarının tesisi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önceliklerine göre eğitimin yeniden tasarımıyla ilgili çok kapsamlı bir iş birliğine adım attık. Aynı zamanda bu liselerimizin uygulama alanı olan 4 milyon metrekarede de AR-GE merkezleri kurarak tarımla ve hayvancılıkla ilgili yeni yaklaşımları uygulamalı bir şekilde gerçekleştirme imkânına kavuştuk.” diyor.

Bu açıklamadan tarım liselerinin yeniden yapılandırılacağını, önceki Bakan dönemindeki sistemin değiştirileceğini anlıyoruz. İnşallah yapılandırma iyi olur ve bir sonraki Bakan Bey döneminde yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyulmaz.

Açıklamanın bir diğer kısmında ise Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önceliklerine göre eğitimin yeniden tasarımı deniliyor. Wageningen Üniversitesi’nin ziyaret edileceği vurgulanıyor. Hollanda’daki tarım eğitiminin yakından inceleneceğini anlıyoruz.

Hollanda toprak doldurarak tarım alanını artırmış, bazı tarım ürünlerinde ön plana çıkmış, teknolojiyi tarıma aktarabilmiş ülkelerden birisi. Wageningen Üniversitesi’nin tarım eğitimi de son derece güzel.

Ancak biz ülke olarak tarımın önemini neresinden anlıyoruz diye eleştiri getirmeden de edemeyeceğim. Hemen örneklendirelim ve soralım: Wageningen Üniversitesi’ne Türkiye’de Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini bırakıp giden, MEB burslu YLSY öğrencileri ile ilgili stratejimiz nedir?

Öğrenciler Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önceliklerine göre giderken, Türkiye’deki lisansüstü eğitimlerini bıraktırırlar mı? Bırakmayanlar dönünce, ilk fırsatta kalan eğitimlerini tamamlayıp başka alanlarda çalışmak isterlerse, belirlediğimiz öncelik boşa çıkmayacak mı?

Tarım liselerinden mezun olanlar eğitimli çiftçi mi olacaklar, Meslek Yüksekokullarındaki tarım programlarına mı geçecekler yoksa öncelikleri Ziraat Fakülteleri mi? Tarım Lisesi okumalarına rağmen farklı meslek dallarında üniversite eğitimi mi alacaklar? Ya da tarım teknisyeni olarak sektörde hizmetleri mi öngörülüyor?

Üniversitelerdeki ön lisans düzeyinde eğitim veren tarım programlarımızı ne yapmayı düşünüyoruz? Teorik ve pratik eğitiminin perçinlenemediği, öğretim elamanlarına göre ders müfredatıyla devam edenler olduğunu biliyoruz.

Ziraat Fakültelerinde uygulama derslerinde araziye gitmekten imtina eden hocalarımızı da unutmayalım.

Sayın Milli Eğitim Bakanım, okullarımızda hala sebze olmasına rağmen karpuzu meyve olarak öğreten öğretmenlerimiz ve kitaplarımız var.

Kısa ve net olarak ifade edelim. Tarım liseleri önemli. Ancak tarım eğitiminin diğer kısımlarını atlamayalım. İlgili kurumlarla ortak çözümler getirelim.