Kerameti kendilerinden menkul iki gazeteci “Uğur Dündar ile Fatih Altaylı,” Kılıçdaroğlu’na “AK Parti’nin işbirlikçisi, dış güçlerin ajanı” nitelemesinde bulundular…
Bu ikiliye daha sonraları “Ertuğrul Özkök” denen malum gazeteci de katıldı sözde gazeteci dayanışması göstererek…
Kılıçdaroğlu, her ikisine de zehir zemberek cevaplar verdi…
Hem de ne cevaplar!...
Tabiri caizse itin önüne atsan yenmez cinsinden…
Bu üç sözde gazetecinin geçmişleri ile ilgili bir şey yazmaya gerek yok, basını izleyen hemen herkes bunların cemazül evvelini bilirler…
Zaten Kılıçdaroğlu da cevabında bunları tek tek sıralamış…
Benim asıl sözüm, Kılıçdaroğlu’na yapılan bu mesnetsiz saldırılar karşısında CHP Genel Başkanı “Özgür Özel ile Genel Merkezin” tutumuna dair olacak…
Kurtuluşun ve kuruluşun partisi olan CHP’de 13 yıl boyunca Genel Başkanlık yapmış bir siyasiye asılsız ve mesnetsiz yakıştırmalarla yapılan bu saldırılar karşısında Özgür Özel ile Genel Merkez yöneticileri ve Parti Meclisinin sus-pus olmaları, gazetecilere karşı tavır almamaları, Kılıçdaroğlu’nu yalınız başına bırakmaları asla kabul edilemez…
Bildiğim kadarı ile CHP’nin geleneklerinde ve ahlaki yapısında böyle bir tutum söz konusu değildir.
Keza kamuoyunun “geleceğin cumhurbaşkanı” gözüyle baktığı, kıytırık Beylükdüzü Belediye Başkanıyken kendisini İstanbul Büyükşeir’e aday yapan, bu yüzden binbir türlü eleştiriye göğüs geren ve seçimi kazanması için her türlü fedakarlıktan kaçınmayan ve her gün medyada boy gösteren “Ekrem İmamoğlu’nun” Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırıda sus-pus olması ahde vefasızlıktır…
Kılıçdaroğlu’nun “hayır” dediğinde hiçbirisinin milletvekili olamayacağı TBMM’deki CHP Meclis Grubunun yapılan bu haksız saldırıda sus-pus olması utanılacak bir durumdur…
16 büyükşehir belediye başkanından, 81 il başkanından ses çıkmaması, bu saldırıyı en azından kınamamaları çok üzücü ve can sıkıcıdır…
Adalet için 500 km yol yürüyen,
Saldırılar karşısında sığındığı evin yakılması teşebbüsünde bulunulan,
Linç edilmekten şans eseri kurtulan,
PKK’nın açık silahlı saldırısına uğrayan,
Ayaklarının dibine kurşun atılarak ölümle tehdit edilen,
Yoluna dökülen boklara aldırmadan yoluna devam eden…
Mafya bozuntuları tarafından mektupla açık açık tehdit edilen,
Paramiliter örgütlerin kapısına dayanan,
CHP’nin adı geçtiğinde cin çarpmışa dönen muhafazakar ve mütedeyyin çevrelerle helalleşip Kürt halkının gönlünü alarak tarihsel bir kırılmayı gerçekleştiren ve böylece onların oy vermelerini sağlayan,
“Ben Aleviyim” diyerek bu toplumun yüzde 48’inin oyunu alıp bir tabuyu yıkan,
“Ve 13 yıllık mücadelesinin sonunda 31 Mart seçimlerinde CHP’nin yüzde 37 oy oranına ulaşılmasının yolunu açan CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur…”
Sayın Özgür Özel, sizi Manisa’dan getirip milletvekili, Parti Meclisi üyesi, Grup Başkan vekili yapan Kılıçdaroğlu’dur…
Ahde vefasızlık CHP’nin geleneklerinde yoktur…
Ama eminim ki “bu halk ve tarih, Kılıçdaroğlu’na hak ettiği vefayı gösterecektir”