Derdim polemik değil ve hele gazeteciler arası polemiği hiç sevmem.
Ancak bazı durumlar vardır ki kamuoyuna işin doğrusunu anlatmak gerekir.
Bende onu yapıyorum…
Dursun Gündoğdu, Pazartesi günü yayınlanan haberimize “reklam karşılığı haber” anlamına gelen bir yazı kaleme almış…
Bir zamanlar yaygın basının amiral gemisi olan Hürriyet Gazetesinin bölge temsilciliğini yapmış, yılların gazetecisinin sapla samanı karıştıran böyle bir yazı yazması beni hayrete düşürdü.
Gündoğdu şaşırmış, dedim kendi kendime…
Aydınlatıcı olması bakımından şöyle izah edeyim…
Yazısında, geçmişte kendi gazetesine reklam veren şirketlerin “kötü işleri” olduğunda bunun reklama rağmen haberini yaptığını, sonrasında reklamı veren şirketin ya reklamını kestiğini, ya da sitem ettiğini belirtmiş.
Yani, “haber, reklamdan önce gelir” demiş ve bunun gazetecilik etiği olduğunu ifade etmiş.
-
Doğrudur, gazetemiz söz konusu şirketin reklamını almıştır.
Bazı yılların gazetecilerinin yaptığı gibi “faturasız yayınlanmamış reklam” karşılığı değil, açık ve net faturalı ve vergisi ödenen bir reklam…
Ama bunları yazarken bir şeyi eksik bırakmış…
Söz konusu şirketin “hangi kötü işleri” var ki reklamı karşılığında onu haber yapmamışız?
Yani sapla samanı karıştırmışsın Gündoğdu…
Ama kendi yaşadığın olayları anlatarak hem bizleri hem de söz konusu şirketi töhmet altında bırakacak algı yaratmaya çalışıyorsun ki bu da sana hiç yakışmamış…
-
Diyor ki, reklam veren şirketle ANFAŞ mahkemelikmiş, o nedenle reklam karşılığı ANFAŞ’ı sıkıştırarak o şirketi koruyup kolluyormuşuz‼!
Belli ki ANFAŞ Yönetiminden birileri ile konuşmuşsun.
Eyvallah konuşabilirsin ama “hangi nedenlerle ve kimin kimi mahkemeye verdiğini neden yazmamışsın?”
-
Tabi bu şaşkın iddialardan sonra bir de ANFAŞ’ı “kamu kurumlarının hissedarı olduğunu yazarak kentin ortak değeri” olduğunu ima eden ifadeler kullanmışsın.
Yine şaşırmışsın ve araştırmadan sapla samanı karıştırmışsın…
Kuruluş döneminde en çok yüzde 10 hisse payı olan onlarca kurum ve kişilerden kurulmuştu ANFAŞ.
Ancak şimdi bu hisselerin dağılımının ne olduğunu bilmiyorsun.
Hadi sana bir kıyak geçeyim ve araştırmaktan kurtarayım…
“ANFAŞ’ın yüzde 55’den fazla hissesi bizzat ALİ BIDI’nın elindedir.
2014 yılından itibaren sistemli olarak küçük hissedarların paylarını toplayarak şirketin tek sahibi olmuştur.”
Yani ANFAŞ, senin parlatmaya çalıştığın gibi öyle kamu kurumlarının söz ve karar sahibi olduğu bir şirket değil, “ALİ BIDI’nın ŞAHIS ŞİRKETİDİR…”
-
Gelelim asıl meseleye;
Ben, Dursun Gündoğdu’yu kentin sorunlarına duyarlı, o sorunları çekinmeden kamuoyu ile paylaşan, yolsuzlukların, yoklukların ve adaletsizliklerin üzerine giden bir gazeteci olarak bilirim.
“Haberimizde ve köşe yazımda ANFAŞ’ta yangın söndürme sistemlerinin olmadığını, bu nedenle 10 yılı aşkın süredir iskan ruhsatı, işletme belgesi olmadan ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu nedenlerle yasadışı-korsan olduğunu belgeleriyle ortaya koyduk.”
Bu kenti asıl ilgilendiren de işin burasıdır…
Bu iddiararımızla ilgili ANFAŞ’tan bugüne dek tek bir açıklama yapılmamıştır.
Kaldı ki konu Ticaret Bakanlığı müfettişlerince incelemeye alınmıştır…
Yakında yetkili belediyelerde harekete geçeceklerini ve prosedürü başlatacaklarını iletmişlerdir…
Dursun Gündoğdu keşke yazısında “reklam” işiyle değil bu can yakıcı konuyla ilgilenseydi…