Mesut Kocagöz’ün teleferik kazasından dolayı ihmali olduğu gerekçesiyle tutuklanması ve konu ile ilgili yargı sürecinin başlatılması ile ilgili gerekenleri hem ben hem de diğer gazeteci dostlarımız oldukça etraflı halde işlediler…
Tutukluluk olayının “adil olmadığını” hukukçu dostlarımızdan aldığımız bilgilerle birkaç yazımda anlatmaya çalıştım.
Ancak bu olayın demokratik ve özellikle siyasi yanının da “adil olmayan” bir şekilde sürdürüldüğünü görmemek için kör olmak gerekir…
700 bin nüfuslu, 52 ilden büyük ve Akdeniz çanağının en büyük ilçelerinden biri olan Kepez’de, 30 yıldır süren “sağ parti” saltanatına CHP adına son veren Mesut Kocagöz’dür.
Adeta devrim niteliğinde bir başarının kazanılması, CHP adına çok önemli, ileriye dönük siyasi bir kırılma yaratmıştır.
Yüzde 25’lik oy oranının yüzde 48’lere çıkmasındaki en büyük pay, hiç kuşkusuz Mesut Başkanın ve kurduğu ekibindir..
Peki, CHP’ye bunca büyük bir başarıyı armağan eden Mesut Başkan için “CHP ne yapmıştır ve ne yapmayı düşünüyor” sorusunu sormadan edemiyorum…
Tutukluluğun olduğu ilk bir hafta içinde gerek CHP Genel Merkezi ve gerekse CHP İl Başkanlığı çok faal olarak itirazlarını gerçekleştirdi, kamuoyu yaratmak için çabaladılar.
Ancak bir haftadan sonra sular duruldu ve her şeyi oluruna bıraktılar…
Sadece Genel Başkan Özgür Özel’in geçen haftaki Salı konuşmasında Mesut Başkanın tutukluluğunun adil olmadığını ifade etmesi dışında bir aydan fazla zamandır “tık yok…”
Sükut ikrardan gelir…
Suskunluk ve eylemsizlik “tutukluluğun içselleştirilmesi demektir…”
Herkes gibi CHP yönetimleri de “hele bakalım ilk mahkemede ne olacak” beklentisi içerisinde ve umutları bu noktaya bağlamış durumdalar…
Peki, ya tutukluluk hali mahkeme tarafından kaldırılmazsa ne yapacaksınız?
Bu tutum (Mesut Başkan kusura bakmasın) sarı öküzü vermek değil midir?
Sarı öküzü verdikten sonra diğer belediye başkanlarına da benzer operasyonların yapılmasının önüne nasıl geçeceksiniz?
Hani mitinglerde ve gösterilerde “susma, sustukça sıra sana gelecek” denen bir slogan var ya, işte bunun gerçekleşmesinin önüne geçemezsiniz Mesut Başkan için çabalamadıkça…
Demokrasilerde toplumsal baskı oluşturmak için çeşitli araçlar vardır…
Kamuoyunu sürekli uyanık tutmak, demokratik kitle örgütlerini harekete geçirmek, hergün yeni itirazlarla siyasi otorite üzerinde baskı oluşturmak gibi…
Genel Merkezden İl Başkanlığına kadar hergün bir itiraz, hergün yeni bir eylem yapılmadığı takdirde geçenlerde gariban bir vatandaşın dediği duruma düşersiniz ve toplumsal güveni kaybedersiniz…
Ne diyor gariban vatandaş biliyor musunuz?
“Ya bu CHP kendi belediye başkanına bile sahip çıkamazken bizlere nasıl sahip çıkacak?”
İktidar olmanın ve bu iddiayı sürdürmenin belli bazı bedelleri vardır…
Bugün bu bedel Mesut Kocagöz’e sahip çıkmak için itirazlarınızı en yüksek perdeden ifade etmek ve toplumsal baskıyı artırmak için harekete geçmektir…
Yarın geç olabilir….
CHP, mücadeleyi bir türlü öğrenemedi. Kocagöz kim bilir kaçıncı darı öküz oluyor. Beynine sağlık!
Sarı öküzü kaptırdık da nasıl geri alırız bence bunu düşünmeleri gerek yönetimin.