Üniversite mezunu işsizlerin sayısı son 15 yılda 10 kat artmış…
Ben değil, Türkiye İstatistik Kurumu söylüyor bunu…
Ülkemizde her 4 işsizden 1’i üniversite mezunu. Şu an 1,5 milyon civarında üniversite mezunu sokakları arşınlıyor. Her ile bir üniversite güzel de, ortaya çıkan bu fotoğraf hiç güzel değil.
Sayılarıyla gurur duyulan bu üniversiteleri tartışmadan önce Türkiye İstatistik Kurumu’nun şu verisini bir kere daha hatırlayalım; 15-29 yaş grubunda şu an çalışmayan ve eğitim görmeyen gençlerin sayısı 5 milyon 180 bin.
Bu şu demek; Norveç’in toplam nüfusu kadar gencimiz ne çalışıyor ne de okuyor!..
Kimileri bunlara ‘aylak’ diyor, kimileri ise ‘ev genci.’ Bunların arasında üniversite mezunları var mı? TÜİK verilerine göre var. Sayıları 1.5 milyon civarında…
Peki, boşta gezmek için kim niye okur? Hangi aile zaten boş gezecek ‘ev genci’ olacak çocuğu için senelerini ve milyarlarını harcar? Hangi aile zaten boş gezecek çocuğu için dişinden, tırnağından artırıp yıllarca kıt kanaat geçinmeye razı olur?...
Şimdi üniversiteye dönelim. Bu yıl gördük ki, en gözde üniversitelerde bile boş kontenjanlar oluştu. 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı ek yerleştirme kılavuzuna göre boş kontenjan 191 bini aştı. Üstelik, bu yıl sınava giren 2 milyon 400 bin öğrencinin sadece 900 bini yerleşmeyi başarmışken ve 1.5 milyon öğrenci üniversiteye girememişken...
Nasıl oluyor da 191 bin kontenjan boş kalıyor?
Birçok sebep sayabiliriz aslında. Örneğin, buna liseye kadar olan eğitimin niteliksiz olması yüzünden ‘sıfırcı gençliğin’ her geçen yıl biraz daha artmasını gösterebiliriz. Bir başka sebep, üniversite sınavının bir yerleştirme değil de milyonları ‘eleme’ sınavı şeklinde çalışması olarak gösterilebilir. Gençlerin paralı, niteliksiz, mezun olduklarında iş bulma ümidinin olmadığını düşündükleri üniversitelere girmektense, açıkta kalmayı tercih etmeleri de yine bir diğer sebep olarak düşünülebilir ki, kontenjan açığının 200 bine dayanması, gençlerin, mezun olduklarında iş bulamayacakları fakültelere itibar etmediklerinin göstergesi…
İşin vehametini kavrayabilmek açısından belirtelim; Bu yıl boş kontenjanı kalan üniversiteler arasında, Türkiye’nin köklü üniversiteleri ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Galatasaray gibi yükseköğretim kurumları da var. Boş kalan kontenjanlarda iki özellik göze çarpıyor; Birincisi sosyal bilimlerin ‘para etmediği’ yolundaki algı, ikincisi ise bir dönemlerin gözde mesleği inşaat mühendisliğinin günümüzde giderek gözden düşüyor olması…
Aynı durum gemi inşaat mühendisliği için de geçerli. Sosyoloji, felsefe, edebiyat gibi toplum bilimlerinin uzun süredir yaşadığı itibar kaybına mühendisliğin eklenmesi de aynı sebepten, Yani ‘para etmemesi’…
Önceden, ‘hiç olmazsa diplomamı kiralarım’ diyerek mühendisliğe yönelen gençlik olumsuz gelişmelerin farkında. İnşaat sektöründeki o şaşalı günlerin geride kaldığını ayan beyan görüyor.
‘Her ile bir üniversite’ kampanyası ve özel üniversitelerin teşviki ile ülkemizdeki üniversite sayısı 206’ya ulaştı ama karşılığında eğitimin kalitesi iyice düştü. Plansız bir şekilde üniversite ve bölümler açıldığı için ülkenin ihtiyaçları ile üniversite kontenjanları arasındaki ilişki iyice koptu. Hep söyledim söylüyorum. Bu ülkenin temel sorunu ‘plansızlık.’ Bunu yaşamın her alanında görebilirsiniz. Birey olarak da, toplum olarak da, devlet olarak da ne yazık ki plansız yaşıyoruz. Her ile kurulan lise düzeyinde üniversiteler ile gençler adeta oyalandı. Şimdi o gençler işsizler ordusunun eğitimli neferleri olarak, yarınlarından umutsuz ve karamsar bir şekilde dolaşıyor.
Özetlemek gerekirse, ortada acilen müdahale edilmesi gereken son derece vahim bir toplumsal yara var. Gençler işsiz olmanın yanı sıra başkaca sorunlarla da boğuşuyor. Avrupa 2019 yılı Uyuşturucu Raporuna göre Türkiye’de uyuşturucunun her çeşidinde korkutucu denebilecek seviyede artış söz konusu. Uyuşturucu ile ilgili işlenen suçlar, aşırı doz uyuşturucudan ölümler çığ gibi artmış. Ayrıca işsizliğe bağlı genç intiharları da hızla artıyor.
‘Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’na göre gençlerin yüzde 25’i, başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünüyor ve çoğu geleceğini yurtdışında görüyor.
Sizi bilmem ama benim bu tablo karşısında içim kararıyor…