7 Haziran 2015 genel seçimlerinde aldığı yüzde 16 civarında oyla son 10 yılın en yüksek oranına ulaşan Milliyetçi Hareket Partisi, bu tarihten çok değil 5 ay sonra 1 Kasım seçimlerinde yüzde 12’ye gerileyerek 2002’den bu yana en düşük oy oranını elde etti.

Bu kadar kısa sürede alınan bu iki sonuç neticesinde MHP’de artık mızrak çuvala sığmaz hale geldi. Partide öteden beri var olan ancak ‘lider sadakati’ geleneği nedeniyle hep gölgede kalan muhalefet, bu son gelişme nedeniyle sesini iyice yükseltti. Daha önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin karşısına aday olarak çıkan Koray Aydın başta olmak üzere, son seçimde aday bile gösterilmeyen Meral Akşener ve Sinan Oğan açıklamalarıyla kurultay çağrıları yaptı. Genel merkezin, Bahçeli’nin olumsuz yaklaşımı üzerine de 547 delegeden olağanüstü kurultay için imza toplandı. Bahçeli bu taleplere kulaklarını tıkadığı gibi kendisine muhalif gördüğü teşkilatları görevden almaya başladı. En son geçtiğimiz günlerde Bahçeli’nin en yakınındaki isimlerden genel başkan yardımcısı Ümit Özdağ da görevinden istifa edip başkan adayı oldu. Bahçeli muhalefetin kurultay çağrılarını şiddetle reddedince iş mahkemeye taşındı.  Bu gelişmeler MHP tabanında da ciddi ayrışmalara, bölünmelere, kutuplaşmalara neden oldu. Bunu sosyal medyadaki paylaşımlardan net olarak görmek mümkün. Hatta iş, karşıtların birbirini neredeyse ‘hain’ ilan etmelerine kadar dayandı. Aslında bugün gelinen noktanın işaretleri yıllar öncesinden verilmişti.

Tabi gören gözlere…

Biz bu sütunlardan defalarca kez ‘MHP’nin Bahçeli ile başarılı olamayacağını’ dillendirmiştik. MHP’nin ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğu gerçeğini okurlarımızla paylaşmıştık. Nitekim, dün bizi ‘Bahçeli düşmanı’ ilan ederek meseleyi kişiselleştirenlerden birçoğu bugün ‘haklıymışsın’ deme noktasına geldi. Bugün artık MHP’deki ‘değişim’ arzusunun ‘geçici bir heves’ olmadığı ve ‘mutlak gerekli’ olduğu konusunda geniş kitleler hemfikir…

MHP'yi yakından takip eden isimlerden Doç. Dr. Kürşad Zorlu, değişimin beklentisini şöyle özetliyor: “MHP’nin tabanındaki değişim beklentisinin öyle kolay ortadan kaldırılamayacağını altını çizerek vurgulamak isterim. Bu bir değişimden öte bir gelecek kuşatması..” Zorlu, MHP'nin şu an içinden geçtiği durumu da bir evin içeriden ve dışarıdan camlarının taşlanmasına benzetiyor ve “Ama cam kırılınca gelen kasırgadan herkesin etkileneceğini sağduyulu herkes görebilmek durumundadır” diyor.

Zorlu’nun, ‘Peki bundan çıkış nasıl mümkün olabilir?’ sorusuna verdiği, “Birincisi bu ayrışma ve bölünme sürecini kısa vadede sonlandırabilecek en önemli isim sayın Bahçeli. Ben inanıyorum ki, bu kongreyi uygun bir tarihte toplama kararı almış olsa idi, eleştiriler ve değişim beklentisi sağlıklı bir sorgulama süreci ile herkesi tartıya çıkaracaktı. Üzülerek ifade etmek isterim ki gelinen noktada kongre, demokrasi ve gelecek sorunsalı Sayın Bahçeli ile özdeşleştirilmiş durumda” cevabı ise meseleyi özetliyor.

Yani MHP’nin yakın gelecekte ne olacağı, tamamen Bahçeli’nin vereceği karara bağlı…

Bahçeli ya direnmeye devam edip var olan saygınlığını iyice zedeleyecek ya da partinin geleceği için egolarından sıyrılıp ‘onursal lider’ olmayı tercih edecek…

Şu sıralar Türkiye turuna çıkmış olan başkan adaylarından Sinan Oğan da, Eskişehir ziyaretinde, “Devlet Bahçeli isterse mevcut oturduğu odada oturabilir. Çalışmalarını oradan sürdürebilir. Bizim genel merkezde ufacık bir odamızın olması yeterlidir. Çünkü biz genel merkeze, illerden geçerken uğrayacağız” diyerek tam da buna işaret ediyor.

Lakin yaklaşık 20 yıldır MHP’nin başında olan Bahçeli ve sadık avanesi hala ve ısrarla tabandan gelen bu geniş çaplı ‘değişim’ talebini görmezden gelmeye, kendileri gibi düşünmeyen teşkilatları görevden almaya devam ediyor…

Bu direnç daha ne kadar devam edecek, bekleyip göreceğiz…

Sevgiyle kalın