Tektonik plakalar olarak bilinen dış kabuğunun kırılan parçaları birbirine karşı, üstünden veya altından kaydığında Dünya'nın yüzeyini sallayan Tabiat Ana'nın doğal afetleri bize dinamik bir gezegende yaşadığımızı hatırlatır. ABD Jeoloji Araştırması (USGS), her yıl 20.000 kadar depremin dünyayı salladığını tahmin etmektedir. Ancak, oldukça sık meydana gelmelerine rağmen, depremler hafife alınacak bir şey değildir. İşte depremlerin ne kadar olağanüstü olabileceğini gösteren 5’ini gerçekten 7’sini bu hafta sizlerle paylaşacağız.

1- Depremler Ağır Çekimde Hareket Edebilir

Tüm depremler, yalnızca saniyeler içinde başlayıp duran şiddetli yıkım patlamaları değildir. Yavaş depremler veya "yavaş kayma" olarak adlandırılan olaylar, bir seferde o kadar küçük miktarlarda birikmiş sismik enerji açığa çıkarırlar ki, depremleri birkaç günden birkaç haftaya kadar sürer. Ağır çekim depremler bir şekilde gizemini koruyor, ancak bilim adamları hafif, uzun süreli hareketlerinin fay bölgelerinde (tektonik plakaların buluştuğu yer kabuğunun bölgeleri) bulunan sayısız kaya türüyle ilişkili olabileceğine inanıyor. Sert ve güçlü kayaların yanı sıra yumuşak ve zayıf kayaların varlığı, yavaş atımlı fay zonlarının bazı bölümlerinin neden göçmeye yatkın olduğunu, diğer bölümlerin ise hareket ettiğini açıklayabilir.

2- Deprem "Sarsıntısı" Richter Ölçeği ile Ölçülmez

Richter Ölçeğinin bir depremin genel gücünü ölçtüğü yaygın bir yanılgıdır. Gerçekte, Richter Ölçeği bir depremin yalnızca büyüklüğünü veya fiziksel boyutunu ölçer. Bir depremin şiddeti veya "sarsıntı" aslında Modifiye Mercalli Şiddet Ölçeği adı verilen daha az bilinen bir ölçekle ölçülür. Tam sayılarla ve 1.0 ile 9.9 arasında ondalık kesirlerle ifade edilen büyüklüğün aksine, deprem şiddetleri I'den X'e (birden ona) kadar değişen Romen rakamlarıyla ifade edilir.

3- Deprem Büyüklüğü Artık Richter Ölçeği ile Ölçülmüyor

Richter Ölçeğinden bahsetmişken, artık deprem büyüklüğünü ölçmek için kullanılmadığını biliyor muydunuz? Bugünün sismologları, küresel depremlerin büyüklüklerini daha doğru bir şekilde tahmin ettiği için Moment Büyüklük Ölçeği'ni (MMS) tercih ediyor.

4- Depremler Olmadan Dakikalar veya Günler Önce Hayvanlar Tarafından Hissedilir

USGS'ye göre hayvanlar depremleri tahmin edemezler. Yani bir depremin ne zaman olacağı veya merkez üssünün nerede olacağı hakkında ayrıntılar sunamazlar. Ancak hassas bir şekilde ayarlanmış duyuları sayesinde hayvanlar bir depremi en erken aşamalarında algılayabilirler.  Örneğin, paralel, ileri-geri harekete neden olan ve yukarı ve aşağı titreşen ikincil dalgalardan (S-dalgaları) önce gelen birincil dalgaların (P dalgaları) gelişini algılayabileceklerine inanılıyor. Hayvan davranışları ve depremler üzerine yapılan bir araştırma, bir kurbağa kolonisinin, Nisan 2009'da İtalya'nın L'Aquila kentinde meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremden üç gün önce çiftleşme alanlarını terk ettiğini buldu.

5- Depremler Yıldırım Üretebilir

Nadir durumlarda, ışık topları ve sabit parıltılar dahil olmak üzere ışıklı olaylar depremlerle ilişkilendirilmiştir. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, bu deprem ışıkları (15 Ağustos 2007'de Peru'yu vuran 8.0 büyüklüğündeki deprem sırasında kameraya yakalanan mavi ışık flaşları vb.) fay kırılmasından hemen önce ve ayrıca sarsıntı döneminde ortaya çıkmaktadır. Deprem ışıkları, nedenlerini araştırmaya devam etseler de bilim adamları için bir gizem olmaya devam etmektedir.

Tüm yazılarıma gazetemizin internet sitesinden ve https://emrahunal.com.tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Haftaya görüşmek üzere...