Türkiye’nin ilk EXPO’su, EXPO 2016 Antalya 30 Ekim itibarıyla sona ererken, bu dev organizasyon üzerindeki tartışmalar çeşitli zeminlerde hala sürüyor. Bir kere öncelikle şunun altını çizmek gerek; EXPO 2016 Antalya, elde edilen sonuçlar itibarıyla başarısız olmuştur…

Bunun net göstergesi de, 8-10 milyon ziyaretçi hedefinin ancak yarısına (4.7 milyon) ulaşılabilmiş olmasıdır ki, bu rakama günübirlik giriş yapan 4 bin civarında personel, ücretsiz taşınan öğrenciler, ücretsiz konser izleyicileri filan da dahil. EXPO 2016 Antalya üzerindeki eleştiriler; özellikle bu organizasyonun yeterince tanıtılamaması, yerel halkla bütünleştirilememesi, ‘ehil’ insanlara icra kurulunda yer verilmemesi ve önemli bir para harcanmasına rağmen bunun mali karşılığının alınamamış olması gibi sıralanabilir. Nitekim ben de bu yönde düşünenlerden biriyim. Bunu daha önce birçok kez köşemde de dile getirdim.

Dün, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, EXPO 2016 Antalya alanında biz gazetecilere bir kahvaltı verdi ve söz konusu alanın ‘bundan sonrası’ üzerine bir değerlendirme yaptı. Daha önce Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in de dediği gibi Vali Karaloğlu da, EXPO 2016 Antalya’da hedeflenen ziyaretçi sayısına ulaşılamadığını söyledi. EXPO’nun açık kaldığı 6 aylık süreçte ülkede birçok olumsuzluk yaşandığına işaret eden Vali, her şeye rağmen gelen 4 milyon 700 bin ziyaretçinin de küçümsenemeyeceğini vurgulayarak ‘vaziyeti idare’ etmeye çalıştı bir nevi…

Bir meslektaşımızın EXPO 2016 Antalya Ajansı’nın yerel basına yönelik olumsuz tavırlarıyla ilgili serzenişlerine, “Olan olmuş artık bundan sonrasına bakalım” diyen Vali Karaloğlu, bu devasa alanın ne olacağı konusunda ise henüz netleşmiş bir şey olmadığını anlattı. Yani toplam 112 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan bu devasa alanın akibeti henüz belirsiz. EXPO yasası gereği bu organizasyonu yöneten Antalya Ajans 31 Aralık tarihinde feshedilecek ve fesih süreci 2017’nin Haziran ayına kadar tamamlanacak. Dolayısıyla o tarihe kadar personelin önemli bir kısmı da işlerine devam edecek. Vali bu noktada bir şeyin de özellikle altını çizdi; EXPO 2016 Antalya organizasyonu bitmiş olsa da alan ziyarete açık... Kimileri kapanmış olsa da yerli yerinde duran ülke bahçeleri, eğlence ve dinlence mekanları, çocuk adası, kule, amfitiyatro, kongre merkezi, EXPO gölü, bilim ve teknoloji merkezi, bitki heykelleri vs hala ziyaret etmem mümkün. Üstelik, EXPO zamanında 60 lira olan girişler, şimdi öğrencilere 5, yetişkinlere 10 liraya düşürülmüş durumda. Yani o dönemde giriş ücretini pahalı bulup gidemeyenler için şu an tam sırası…

Peki ajansın feshedilmesi sonrası bu alan nasıl değerlendirilecek?

İşte herkesin merak ettiği asıl konu bu…

Vali Karaloğlu, buna ilişkin çeşitli düşünceler olduğunu söyledi. Bir kere bu alan kesinlikle bir işletmeciye verilecek. Yani öyle bakanlığın uhdesinde filan kalmayacak. Ancak işletme özel sektöre mi verilecek yoksa özel-kamu ortaklığı mı söz konusu olacak netleşmiş bir şey yok. Durum bir hayli de sıkıntılı çünkü bu devasa alanın işletme maliyeti öyle az filan değil. Vali’nin dediğine göre asgari 800-1000 personel ile ancak idare edilebilecek bir yer. Personel gideri bir yana, diğer işletme masrafları da düşünülürse burası özel sektörün çok fazla ilgisini çekmeyebilir. Tabi halkı buraya yönlendirecek orijinal fikirler, aktiviteler, projeler yoksa…

Yine Vali Karaloğlu’nun ifadesiyle, sahip çıkılmaması ve gerekli şekilde değerlendirilememesi halinde bu alan sırtımızda bir kambur haline gelebilir…

Öte yandan dünkü toplantıda EXPO 2016 Antalya’ya yönelik eleştiriler konuşulurken bu alanı hala gezmemiş gazeteciler (ki, birisi de bendim) olduğunu öğrenen Vali’nin talimatıyla bizlere mini bir tur düzenlendi. Bir rehber eşliğinde dolaştık. Ve gittiğimiz her yerde ben de, diğer arkadaşlarım da hep aynı şeyi dillendirdik; Keşke bu turu organizasyonun başında yapsalardı. Yapılmadı değil yapıldı ama medya kuruluşlarının patronlarına. Sanki medya kuruluşlarında haberleri, köşe yazılarını patronlar yazıyormuş gibi bir yaklaşım ortaya koydu birileri. Keşke dememiz bu yüzden. Keşke o zamanlar bunları görmüş olsaydık, bunları haberlerimizle, köşe yazılarımızla kamuoyuna aktarır, bugün eleştirdiğimiz o tanıtım eksikliğini, halkla bütünleşememe olayını bir nebze de olsa ortadan kaldırırdık. Ama hangi aklı evvelin kafasından çıktıysa bu düşünce, yerel basın ısrarla uzak tutuldu EXPO’dan. Garip garip uygulamalarla soğutulduk. Sayelerinde cebimizdeki Sarı Basın kartlarının bir halta yaramadığını öğrendik. Oraya gitmeye kalktığımız her seferde akreditasyon yaptırmamız istendi. Giden arkadaşlarımız ise attıkları her adımın bir güvenlikçi tarafından takip edildiğinden, rahatça görev yapamamaktan yakındı. Şimdi söylediğimizde şaşkınlık ifadeleriyle bakılıyor yüzümüze ama evet tüm bunlar yaşandı o süreçte.

Neyse Vali beyin de dediği gibi bunlar artık geride kaldı. Ancak bu önemli organizasyondan çok ama çok daha fazla kazanımlarımız olabilirdi diye üzülüyoruz.

 Ve bunun için ‘keşke’ diyoruz…