Türkiye’nin ilk EXPO’su 6 aylık faaliyetinin ardından geçtiğimiz günlerde sona erdi. Hatırlıyorum da ne cafcaflı başlamıştı EXPO serüveni. Bir avuç Antalya sevdalısı ne mücadeleler ortaya koydu bu dev organizasyonu Antalya’ya, Türkiye’ye kazandırmak için…

EXPO bayrağı Antalya’ya getirildiğinde yer yerinden oynamıştı resmen.

EXPO’nun ne olduğunu bilmeyenler bile bu coşku ve heyecana ortak olmuştu…

Beklentiler çok ama çok yüksekti. Herkesin ağzında 8-10 milyon ziyaretçi bilmem kaç milyar lira gelir vs…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu da, onlarca yabancı devlet başkanı ve konuk huzurunda açılışı yaparken bu yüksek beklentileri bir kez daha dile getirmişlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 52 ülkenin, 6 uluslararası kuruluşun, ikisi resmi olmayan katılımcısının bulunduğu Antalya EXPO’su sayesinde şehre alt ve üst yapı yatırımlarıyla söz konusu organizasyonla girecek olan paranın 1.8 milyar lira olduğunu açıklamıştı.

Teması, ‘Çiçek ve çocuk’, sloganı ‘Gelecek nesiller için yeşil bir dünya’ydı…

Derken, o çok uzun gibi gelen 6 ay göz açıp kapanıncaya kadar geçiverdi. O şişirilen devasa EXPO balonu ansızın sönüverdi. Beklentiler çöldeki serap misali kayboldu. Ben demiyorum bizzat bu işin başındaki insan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik diyor. “EXPO'yu inşa ederken çok daha büyük hedeflerimiz vardı ama bu hedeflere ulaşamadık” dedi mesela…

EXPO 2016 Antalya’yı sadece 4 milyon 500 bin kişinin ziyaret ettiğini söyledi ki, bu rakamın içerisinde 6 ay boyunca her gün giriş çıkış yapan EXPO personeli de var, ücretsiz taşınan öğrenciler de…

Ayrıca 6 ay boyunca EXPO alanında düzenlenen bilmem kaç konsere gelenler de…

Yine son dönemlerinde sırf ziyaretçi sayısını artırma adına ücretsiz konserler ve ücretsiz girişlerle yerel halkı alana çekme çabasını da göz ardı etmemek lazım…

Bakan Çelik, başarısızlığın nedenleri olarak Rusya krizi yüzünden turizmde yaşanan sorunları, terör olaylarını ve 15 Temmuz'daki darbe girişimini gösterdi. Doğrudur, bunların olumsuz etkileri yadsınamaz ancak başka nedenler yok mu? Örneğin böylesine önemli bir organizasyonun icra kurulunda ‘ehil’ insanlara yer verilmemesi, bu organizasyonun kazanılmasında en büyük paya sahip insanların dışlanması unutulabilir mi? Resmi ağızların ifadesiyle 1.6 milyar TL bütçesi olan ve sözüm ona tanıtım için milyarlarca lira harcandığı söylenen EXPO’nun daha yapıldığı kentte dahi doğru düzgün tanıtılamaması bir neden değil midir?

Bu bütçenin ne kadarı harcandı, karşılığında iddia edilen 1.8 milyar TL’lik yatırım alındı mı o da ayrı bir mesele. Dağ fare doğurdu resmen fare. Ama bunu söyleyince, yazınca kötü oluyorsunuz. Varsın biz kötü olalım ama bu ne yazık ki önümüzde duran gerçeği değiştirmiyor.

Öte yandan, milyarlarca lira, zaman ve çok büyük bir emeğin heba edildiği EXPO’ya karşın Antalya çok daha mütevazi ve fakat çok daha faydalı bir etkinliği de geride bıraktı geçtiğimiz gün. Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX. Antalya Ticaret Borsası bu yıl 7’ncisini gerçekleştirdi. 26-30 Ekim tarihleri arasında yapıldı ve bu 5 günde 155 bin 751 kişi ziyaret etti bu fuarı. Günlük ortalama 30 binin üzerinde ziyaretçi demek bu…

Masraf, neredeyse sıfır. Harcanan 250-300 bin lira, stantlardan elde edilen de buna yakın bir para. ATB’nin de çok küçük bir katkısıyla yapılıverdi. Kazanç, çok büyük. Bir kere bu fuar sayesinde Türkiye yöresel ve geleneksel ürünlerinin farkına vardı. Bu fuar sayesinde her yıl Antalya’ya binlerce insan geliyor çevre illerden, ilçelerden. Bu fuar sayesinde yöresel ürünlerimiz coğrafi işaret almaya başladı. Farkındalıkla birlikte marka ürünlerimizin sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin ifadesiyle YÖREX önümüzdeki yıl yurtdışında da açılacak. Yöresel ürünlerin dünya pazarlarına açılmasını sağlayarak ülke ekonomisine önemli bir katkı oluşturacak.

Daha ne olsun?..

Demek ki mesele çok para harcamak değil, işi bilmek…

Esen kalın…