Tarım sektörünü Türkiye’nin atar damarı olarak nitelendirebiliriz. İnsan vücudu için atar damar ne kadar önemli ise tarım da ülkemiz için o denli önemlidir. Tarımın atar damarı ise kırsal bölgelerde bulunmaktadır. Bu atar damarı her türlü tarımsal üretim faaliyeti oluşturur. 

Tarımın atar damarının sağlam olabilmesi için kırsal kesimin dimdik ayakta durması gerekiyor. Kırsal kesimin ayakta kalması demek moda ifadelerin, kavramların ötesinde bir durumdur. 

Kırsal kesimin esas müdavimlerinin yani sahiplerinin oralarda kalması ve tarım sektörü içerisinde üretime devam etmesi gerekiyor. Yani köylerine sahip çıkması gerekiyor.  

Bu ifadeleri yazarken köylü köyünde kalsın, tarım dışında başka bir faaliyeti olmasın demek istemiyorum. Yani, çoluklarını çocuklarını tarımın dışına çıkarmasınlar, buna mahkum olsunlar demek değil.  

Kırsal kesimdeki vatandaşlarımızın da sosyal yaşamlarını sağlamaları gerekiyor. Başka meslek ya da faaliyetler içerisinde elbette bulunabilirler.  

Ancak tarımsal üretimden elde edilebilecek kazançların benzeri ya da daha azı için kimse köyünü, toprağını terk etmesin demek istiyorum.  

Bunun için de sorumluluğu vatandaşlarımıza yükleyemeyiz. Devletimizin kurumları aracılığıyla bu konuda yapabilecekleri var. Bunun yapılmasında geç kalınırsa atar damarımızın sağlığında sorunlar oluşmaya başlıyor.  

Atar damarımızın sağlığı için eğitim sisteminden sağlık sektörüne kadar yapılabilecek birçok iş ve işlemler var. Bunu da devletimizin imkanları ile başarabiliriz.  

Narenciye üreticisi kazanmadan ürettiremezsiniz. Buğday vb. tarla ürünlerinin stratejik olduğu unutulmayacak. Sağlıklı üretim için yapılması gerekenleri ihmal edemeyiz.  

İthalatçı baskısına tarımımızı feda edemeyiz. Üretebilecekken üretmeliyiz.  

Türk genci tarımsal üretimden çıkıyorsa, yevmiye ile çalışacaklarda sorunlar yaşanıyorsa sektörün sürdüremediği bir sorununu göstermektedir.  

Yakinen bildiğim üzere kırsal kesimde tarım alanlarında çalışacak insan sayısı giderek azalıyor. Mevcut kişiler ise kendilerine sunulan SGK için fide firmalarını ya da başka iş alanlarına yönlenmelerine neden oluyor.  

Örneğin SGK problemlerinin kimseyi mağdur etmeyecek şekilde çözülmesi önemli bir iştir. Küçük üreticilerin desteklenmesi sağlanmalıdır.  

Antalya’da ilçelere bağlı sağlık kurumlarında uzman hekim sıkıntıları, eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin daimi olmaması gibi sebepler de önemli. 

Velhasıl kısal kesimde yaşam, köylere ziyaret, köylünün üretmesi gibi moda ifadeler tarımı kurtaramaz. Kırsal ihmal edilmemelidir.