Hindi’nin ne Noel’le ne yılbaşıyla ilgisi yok

Hristiyan aleminin Noeli, bizim yılbaşı kutlamalarının adeta simgesi haline getirilen Hindi’nin ise aslında Noel’le de, Yılbaşı ile de bir alakası yok. Evet evet yanlış okumadınız. Tarihi kaynaklara göre Hindi, meseleye sonradan dahil edilmiş bir figür…

Devam edelim.

Amerika’ya ilk gelen İngiliz göçmenler bu yeni kıtada açlıkla karşılaşmış. Kızılderililerin

yardımıyla çabuk yetişen mısır sayesinde felâketten kurtulmuşlar. Mısır hasadı yaptıklarında, Kızılderilileri de davet edip hindi ziyafeti vermişler. Bilindiği gibi Kasım sonundaki bu günü Amerikalılar Şükran Günü adıyla hala kutluyorlar. Yani Hindinin vatanı Amerika’dır. İlk gelenler bunu Hind Tavuğu sanmış. Hindi tavuğu o zamanlar Türklerin hâkimiyetindeki

Batı Afrika’dan Portekizli gemiciler tarafından getirildiği için hindiye ‘Turkey’ adını vermişler.

Bir diğer söylenti ise; Amerika’nın keşfedildiği yıllarda Akdeniz ticareti levantenlerin elinde idi. Yeni kıtadan gelen hindiler de İngiliz halkına ‘Turkey Merchants’ adı ile de bilinen ‘Levant Company’ adlı şirket tarafından ulaştırılıyordu. Hatta bu sebepten levantenler İngilizce'de ‘Turkey merchants’ (Hindi tüccarları) olarak da anılırdı. Türkler tarafından

getirilen bu yeni kuşun adına da halk Turkey bird (Türk kuşu) veya Turkey cock (Türk horozu) ismini verdi. Aslında keşiften önce yine Osmanlı denizciler tarafından İngiltere'ye getirilen Gine tavuğu da bir süre Turkey bird olarak anıldıysa da daha sonra bu karmaşa çözülmüştür. Yeni Yıl kartları ilk kez Kraliçe Victoria döneminde gönderilmiş. Yeni Yılın simgesi sayılan bol tarçınlı kurabiyeler ise ilk kez Almanya’da yapılarak dağıtılmış. (Bilindiği üzere, Güney Doğu illerimizde dini bayram, yılbaşı ve taziyelerde dağıtılan tarçınlı tatlı çörek İkliçe dağıtılır)

Sonuç olarak; Samiha Ayverdi, “Kendi milli varlığını dürbünün ters tarafıyla küçük görmeye başlayan bir milletin yabancı kültürlere kapılanması öldürücü darbedir” der. Yılbaşı kutlamalarını, her şeyi yapabilme sanıp, çığırından çıkaranlarla; onlara karşı çıkanların Türk kültüründen habersiz oldukları ortada…

Dört gündür köşemizde yer verdiğimiz yazıda genel hatlarıyla vurgulamaya çalıştığımız gibi  adı Yılbaşı veya Noel olsun, Yılbaşı veya Noel Ağacı ve geleneklerinin tıpkı kültür ve medeniyetin diğer alanlarında olduğu gibi, ‘Doğu’ kaynaklı olduğu, çok çok sonraları Batı’ya

Geçtiği/geçirildiği aşikar…

Bugün Batı kültürü denilen çok şeyin aslında ‘bize’ ait olduğu yadsınamaz bir gerçek… Başkalarını rahatsız etmeden, her şeyi dozunda ve kararında yaptığımız, birbirimize hoşgörüyle baktığımız gün, işte o gün medeni bir toplum olacağız. İşte o gün muasır medeniyet seviyesine ulaşacağız.

Günümüzde, bir tarafta yılbaşı gecesini Hristiyan alemine bile fark atacak aykırılıklarla kutlayanlar ile karşısında ellerinde ayetler, hadislerle kapı kapı dolaşıp “Zinhar kutlamayın kafir olursunuz” diyen bir kesim var. Gelenekleri ile kendilerine ‘din’ diye sunulan inançları arasında sıkışmış büyük bir kitle ise ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette olanı biteni izliyor…

Tüm bunları görünce gençlik yıllarımdan hatırladığım o tatlı yılbaşı heyecanlarını, alınan yılbaşı biletleriyle radyo ve televizyonların başında heyecanla bekleşmeleri, kızarmış tavuğun istisnasız yeraldığı akşam yemeği mönüsünü, yemek sonrası meyve, çerez ve meyve suyu ziyafeti eşliğinde ekran başına kilitlendiğimiz yılbaşı gecelerini özlüyorum. Kimsenin kimseye farklı gözle bakmadığı, sevginin, hoşgörünün ziyadesiyle bulunduğu o günleri hasretle bekliyorum…

2019’da tüm umutlarınızın gerçekleşmesi dileğiyle…

KAYNAKLAR:

-Abdülkadir İnan: Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul-1976

-Orhan Türkdoğan: Türk Tarihinin Sosyolojisi 1, Ankara-

-Pervin Ergun, Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2004.

-Ebru Çetiner: Yılbaşı Gelenekleri ve Yeni Yılın Hikâyesi, www.internethavadis.com

-Haluk Berkmen: Güneş Kültü ve Tanrıçalar, www.astroset.com

-Muazzez İlmiye Çığ: Yılbaşı bir Türk Geleneği!