Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye yurt dışından gelen domates tohumlarında, Domates Benekli, Mozaik Virüsü ve Domates Kahverengi Buruşukluk Virüsü tespit edilmişti. Hem bir kez değil, 45 günde 6 tespit yapılmıştı.
Virüslü domatesler Çin, Tayland ve Hindistan’dan geliyor. Bu denetimlere devam edildiğini düşünüyorum. Devam da edilmeli. Diğer sebze türlerine ve diğer bitki türlerinde de bu tür denetimler yapılmalı.
Geçtiğimiz haftaki yazımda da ifade etmeye çalıştığım gibi sadece virüs hastalıklarıyla da kalınmamalı, bakteri ve diğer hatalıklara da bakılmalı.
Bu tohumları oralardan ithal ediyor gibi gözüksek de aslında onların çeşitlerini getirmiyoruz. Geliştirilen çeşitlerin tohumlarının kitlesel üretimi oralarda yapılıyor ve ülkemize getiriliyor. Tohum üretimi neden yurt dışında yapılıyor?
Tabii maliyet. Türkiye’de üretim maliyetleri çok yüksek. Firmalar da haklı olarak maliyeti düşürmek istiyorlar.
Ülkemizi virüs, bakteri ve benzeri hastalıklar, bazı zararlıların rahatlıkla yaygınlaşabildiği bir ülke haline getirmemeliyiz. Tarım sektöründeki üretimi sekteye uğratacak bu faktörlerin önüne geçebilmeliyiz.
Serada üretilen sebze tohumlarının ekonomik değerinden dolayı bu alandaki hastalık ve zararlılar daha çok ses getiriyor. Getirmeye de devam edecek.
Peki biz bu tohumları yurt içinde üretemez miyiz?
Bunun için maliyetlerin düşmesi gerekiyor. Belki şu anda üretim yaptırılan ülkelerdeki kadar düşüremesek de makul seviyelere indirebiliriz. Bu konuda destek ve teşviklerin sağlanması önemli. Bazı önerileri sıralayabilirim:
1- Tarımsal üretimde kullanılmayan alanları bu amaç için değerlendirebiliriz. Hem bu alanlar hem de diğer kullanılabilecek yerlerde kiralama desteği, alt yapı desteği vb. sağlanabilir.
2- Tohum üretiminde çalışacak olan işçilerin SGK primlerinde destek sağlanabilir.
3- Bunların yanında istihdam sayısına göre teşvikler verilebilir.
4- Yurt içinde üretilen tohumların ihracatında teşvikler sağlanabilir.
5- İşsizlik maaşı ödenen ve tohum üretiminde değerlendirilebilecek olan kişilere iş sağlanabilir.
Kısa sürede aklıma gelen öneriler bunlar. Bakanlığımız üzerinde detaylı çalışıp daha güzel destekleme modelleri çıkarabilir. Örneğin, doğrudan gelir desteği adıyla yapılan destekleme modelinde üretim yapmadan destek alanlar olduğu söylenmeye devam ediliyor. Buralara giden paralar bu kısma çevrilebilir.
Ekonomik olarak ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. Ancak tarımsal üretimimiz de tehditler altında. Unutmayalım tarımın ülkemizin geleceğindeki yeri çok önemli.