Gider.
Hiç gidilmez denilen de gün gelir gider.
“Hep kalırım” naralarını atan da gider vakti geldiğinde.
Aklına gitmeyi koyan gider. Giderken de ne engel ne dağ dinler. Ardında ne ağlayacak ne üzülecek kişiler umurundadır. Giderken ne geride bıraktıklarına üzülür ne sevdiklerini düşünür. Birçok kanalını kapayıp sadece gitmek kanalını açık tutmuştur. O açık tuttuğu kanala odaklanmıştır sadece. O gideceği yola ayarlamıştır gözlerini ve adımlarını.
O gitmek meylindedir. Kaçmak tarafındadır. Her şeyden ve herkesten bir an önce kurtulma niyetindedir. Elindekilerinden kurtulup yeni bir hayata atılma derdindedir. Kalbine taş koyup duygusuzlukla bir süre yaşama gerçeğindedir. Olacaklara, depremlere kucağını açma gönüllüğündedir.
Gidenin, gidenlerin haklı veya haksız sebepleri muhakkak vardır. Ancak burada, bu noktada önem kazanan nedenler değil, gitmek eylemidir. Kalmak artık mümkün bir zaman dilimi olmamıştır. Aynı yerde soluklanmak artık huzur verici anlara eşlik etmiyordur. Aynı insanlarla bir arada durmak artık mutluluğa hizmet etmiyordur. Aynı evde durmak, aynı duvarları görmek, aynı kapıdan girip çıkmak; artık keyif verici bir hâl değildir.
Gitmek isteyeni tutmak, karşısında durmak da nafile bir uğraştır. Geçici bir önlemdir. Boşa çıkacak bir emektir. Kafasında gitmek peyda olmuşsa o, artık giden yolda yolculuğa çoktan çıkmıştır. Yeni bir dünyaya yüzünü döndürmüştür. Yeni günlere kendini tamamen havale etmiştir. Başına geleceklere razı kalmıştır. Aslında giden her şeye razı olmuştur. Cefaya, acıya, hasrete, belirsizliğe ve yalnızlığa kendini adamıştır.
Herkes de gidemez. O cesareti gösteremez. O çılgınlığı yapamaz. O deliliğin içine giremez.
Giden, yüzde yüz haksız da olsa cesur biridir. Gözü pektir. Gururu galip gelmiştir. Dayanma ve bekleme noktaları sıfırlanmıştır. Gözleri ve sözleri el ele vermiştir. Ruhu ve bedeni aynı karede buluşmuştur. Ve onun için, adımları için gitmek ufukta görünmüştür.
Ve her şeyden, herkesten (belki veda etmeden) çekip gider.