Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, yöresel ürünlerin hakkını hukukunu korumak, standart kazandırıp her birini birer marka haline getirebilmek için ‘Coğrafi İşaretler Enstitüsü’ kurulmasının şart olduğunu söyledi.

Nerede söyledi? Dün 10’uncu YÖREX’ile ilgili yaptığı basın toplantısında. Çandır geçen yıl da, ondan önceki yıl da, daha doğrusu uygun her platformda zorunluluğu dile getirdi/getiriyor. Coğrafi İşaretler Enstitüsü’nün dünyada örneği var mı ve niye bu kadar önemli buna bir göz atalım…
 
Coğrafi işaretler; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri yönünden, kökeni bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaretlere deniyor. 'Menşe adı' ve 'mahreç işareti' olarak da ikiye ayrılıyor. Bir ürünün üretimiyle ilgili bütün aşamalar o yörede geçiyorsa ona menşe deniyor. Ama üretim süreçlerinden biri ya da birkaç tanesi bulunduğu yerin dışında olursa ona mahreç işareti deniyor. Coğrafi işaret konusu ülkemizde henüz fazla bir geçmişe sahip değil ancak dünyada, özellikle Avrupa'da çok önemli bir konu. 15’inci yüzyıldan itibaren, kökeni kontrol ve adlandırmanın temellerini atan Fransa’da Coğrafi İşaretler modern bir yasa olarak ilk kez 1919'da hayata geçirilmiş. 1935'te bir yasayla Ulusal Fransız Apelasyon Enstitüsü (INAO-Coğrafi İşaretler Enstitüsü) kurulmuş. İlk Coğrafi İşareti alan ürün meşhur Rokfor peyniri. Onu 40 Fransız peyniri takip etmiş. Yani Fransızlar Coğrafi İşaret Enstitüsü’nü neredeyse bir asıra yakın zaman önce kurmuş. Ve bugün Coğrafi İşaretler (Cİ) alanında dünyanın en gelişmiş ülkesi…
 
Coğrafi işaretler 1995 yılından itibaren, bu konuda özel olarak hazırlanmış bir kanun hükmünde kararnameyle ülkemizde de korunuyor. 2008'de, Akdeniz Üniversitesi'nde Akdeniz ülkelerinde yöresel ürünler, coğrafi işaretler ve sürdürülebilir yerel kalkınma konusunda çok büyük bir uluslararası toplantı yapıldı. Bu toplantının sonunda bir Antalya Deklerasyonu yayımlandı. Akdeniz ülkeleri için yöresel ürünlerle ilgili bir Akdeniz işaretinin oluşturulması konusu tartışıldı. Ancak bu konuda asıl farkındalığı, ATB tarafından ilki 2010 yılında gerçekleştirilen Yöresel Ürünler Fuarı (YÖREX) yaptı. 23-27 Ekim’de 10’uncusu yapılacak olan YÖREX sayesinde unutulmaya yüz tutmuş yöresel ürünlerin yıldızı yeniden parlarken, 10 yıl önce 109 adet olan coğrafi işaretli ürün sayısı 4 katın üzerinde artarak 453'e ulaştı. Halen 415 ürünün de tescil işlemleri başlatılmış durumda.  Bu ürünlerimizden ne yazık ki sadece 3’ü Antep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı AB'de tescil ettirildi. Yine 15 ürünümüz de tescil aşamasında. Yani gelişmeler sevindirici olsa da hala çok yetersiz. İşte bu sayının artırılması, arzu edilen sonuca ulaşılması için mutlak gerekli olan şey, Coğrafi İşaretler Enstitüsü. ATB Başkanı Çandır, dünkü toplantıda, “AB tescilli 3 ürünümüz ciddi oranlarda ihraç ediliyor. Eğer coğrafi işaret tescilli ürünlerin ihracatıyla ilgili müstakil bir istatistik tutulabilseydi bugün kesin rakamlar vermemiz mümkün olabilirdi. 'Ölçemediğinizi yönetemezsiniz' deyimini bu ürünlerimiz için düşünürsek bu anlamda ciddi bir boşluk sözkonusu. Ulusal ve uluslararası alanda coğrafi işaretli ürünlerimizin yönetimini ve gelişimini sürdürülebilir biçimde gerçekleştirmek istiyorsak bir coğrafi işaretler enstitüsü kurmamız şart” dedi. Yöresel ürünlerin taahhütte bulunulan standartlarda üretimi, paketleme ve depolama, tüketicilere söz verilen biçimde sunulması noktasında, standart izleme, denetleme, kayıt etme, işlevlerinin hayata geçirilmesinde sözkonusu enstitünün hayati öneme sahip olduğunu altını çizdi. Özetlemek gerekirse, YÖREX’le yöresel ürünler konusunda gerekli farkındalık sağlandı. Önemli adımlar atıldı, olumlu, sevindirici, umut verici gelişmeler sağlandı. Ancak hedeflenen noktaya varılabilmesi için daha yapılacak çok şey var. Bunlardan ilki ve belki en önemlisi de Coğrafi İşaretler Enstitüsü’nün bir an önce kurulması. Bundan sonra iş artık siyasi erke düşüyor. Milyarlarca dolarlık Coğrafi İşaretli ürünler pastasından hak ettiğimiz payı alabilmemiz için adım atma sırası onlarda. Ülke olarak gözümüz üzerlerinde ve heyecanla bekliyoruz…