Türkiye’nin en önemli seracılık şehri Antalya’nın sahil kesiminde üretim faaliyetleri yeniden hızlanmaya başladı. Her yıl yapılanların benzerleriyle çalışmalara devam edilirken, çiftçiler söylenmeye başladılar bile.

Sera üreticilerinin en büyük sorunlarından birisi maliyet artışıdır. Bu da ekonomik kaygılara yol açmaktadır. Yüksek maliyet altında başladıkları üretim sezonunu iyi paralar kazanarak bitirmek istiyorlar.

Maliyetlerden kaynaklanan kar-zarar kaygıları başlı başına bir sorundur. Çiftçilerimiz maliyet ve dolayısıyla zarar etme riskini göze alırlar. Üretime başlarlar, öyle ya da böyle sezonu tamamlamak isterler.

Ancak onların istemedikleri ve kendilerine bağlı olmadığını düşündükleri ve üretimlerini sınırlandıran başka sorunları da mevcut. Bunların en başında bitkilerde ortaya çıkan bazı hastalıklar yer alıyor.

Üretimi sınırlandıran ve çiftçileri çaresiz bırakan bu hastalıkları bazı bakteri ve virüs hastalıkları olarak ifade edebiliriz. Bu hastalıkların sebeplerini kısaca not düşelim.

-Üreticilerden kaynaklanabilir. Yani çiftçilerimiz seralarına diktikleri bitkilerini uygun koşullarda yetiştiremiyorlarsa bulaşma riski ortaya çıkabiliyor.

-Fide üretim tesislerinde meydana gelen bulaşmalar üreticileri mağdur edebiliyor.

-Bahsetmeye çalıştığımız hastalıklar tohum kaynaklı olabilir. Bu durumda hem fide üreticileri hem de çiftçiler mağduriyet yaşıyorlar.

Bu üç sorundan birincisini de çiftçilerin kendilerinin sebep olduğunu belirtebiliriz. Sonuçta kendi üretim alanlarında, seralarında ortaya çıkıyor.

Diğer ikisinin kaynağı, sebebi çiftçiler olamaz.

Geçtiğimiz hafta sonu bazı fide çalışanlarıyla, yetkilileriyle sera gezmelerim sırasında karşılaştım. “Bunlar kimlerdi, hangi kurumu temsil ediyorlardı” diye sormayın hatırlamıyorum.

Üretim tesislerinde ortaya çıkan bakteri hastalıklarının sebebini, yüksek neme bağlarsak doğru içinde gerçeği eritmiş oluruz. Bunun tespiti ve üreticilerin mağduriyetinin önüne geçilmesi DENETİM ile çözülür.

Biz denetledik, her şey tertemiz demek, bahsi geçen kişilerin zaman zaman ortaya çıkıyor ifadelerinin gölgesinde kalır. Bulaşma kaynağı temizlenmelidir.

Seralara dikilen sebze fidelerinde ortaya çıkan bir de virüs hastalıkları var. Bu sorun aslında hem fide üreticilerini ve hem de nihai noktada çiftçileri aşırı şekilde mağdur ediyor.

Ayrıca bir fide üretim tesisi kendisini riske sokmak istemez. İşletmelerin de maksimum önlemini almaya çalışır. Bunu yapmaya çalıştıklarını da görüyoruz. Ancak onların da eli kolu virüs hastalıklarına karşı bağlanmış durumda.

Peki bu virüs hastalıkları nasıl yayılıyor veya esas kaynağı nedir?

Bunların işçilik sırasında, böceklerle, mekanik yollarla taşındığını biliyoruz. Ancak bir de tohumla taşınma konusu var. İşte bu noktada her şey Devletimize bağlı. Bu da DENETİM demektir.

Tohumlar ya yurt içinde üretiliyor ya da ithalat yoluyla karşılanıyor. Yurt içinde üretilenleri yerinde görmek ve denetlemek kolay. Yurt dışından gelenler konusu kulaktan kulağa fısıldanıyor…

Maliyetler nedeniyle yurt dışında ürettirilip Türkiye’ye getirilen ya da doğrudan ithal edilen tohumların gümrükte iyice incelenmesi gerekiyor. Bunun için de analizlerin tam yapılması gerekiyor. Analizlerin yapılmadığını söylemiyorum. Daha itinayla yaklaşılması gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum. Yani gümrüğe gelen tohumların acele edilmeden örneklemelerinin tam olarak yapılması ve analiz edilmesini kast ediyorum. Bir an önce satışa sunmak için Türk üreticisi riske atılmamalıdır.

Aslında yurt dışında üretilip ülkemize getirilecek tohumların yerinde denetlenmesi sağlanabilir. Bu seçenek de düşünülmelidir. Yurt dışına yüksek lisans eğitimlerine gönderilen, daha sonra Bakanlık bünyesinde görevlendirilen mühendisleri bu alanda değerlendirebiliriz.

Türkiye’ye getirilmek üzere yabancı ülkelerde üretilen tohumlar gerekli önlemler altında mı üretiliyor diye yerinde DENETLENEBİLİR.

Üretim sezonu yayla ve sahil bölgeleriyle son sürat devam ediyorsa, bu yılı da kaçırmış olabiliriz. O zaman gelecek yılı kaçırmayalım. Denetim de nakdi yardımdır.

Çiftçiye kulak vermek demek Türk tarımına sahip çıkmak demektir.