Dünya liderleri, iklim grupları ve aktivistler, gezegenin geleceğini nasıl koruyacağımıza dair planları tartışmak için Mısır'da bir araya geldi. Neredeyse otuz yıldır dünya hükümetleri, iklim acil durumuna küresel bir yanıt oluşturmak için neredeyse her yıl bir araya geliyor. 1992 BM iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında, her ülke “tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmak” ve sera gazı emisyonlarını küresel olarak adil bir şekilde azaltmanın yollarını bulmak için anlaşmaya bağlıdır.

Konferansa Mısır hükümeti 6 Kasım'da ev sahipliği yaptı. 7 Kasım Pazartesi ve 8 Kasım Salı, dünya liderleri bir dizi kapalı toplantı yaptı, sonra karmaşık müzakereleri başta çevre bakanları veya benzer şekilde üst düzey yetkililer olmak üzere temsilcilerine bırakarak ayrıldılar.

2015'te imzalanan dönüm noktası niteliğindeki Paris anlaşması uyarınca, ülkeler küresel sıcaklık artışlarını sanayi öncesi seviyelerin "oldukça altında" tutmayı taahhüt ederken, ısınmayı 1,5C ile sınırlamak için "çabaları sürdürüyor". Bu hedefler yasal olarak bağlayıcıdır ve anlaşmada yer alır.

Bununla birlikte, bu hedeflere ulaşmak için ülkeler, çoğu durumda 2030 yılına kadar kısa vadede sera gazı emisyonlarını azaltmak veya gelişmekte olan ülkelerde sera gazı emisyonlarının büyümesini durdurmak için bağlayıcı olmayan ulusal hedefler üzerinde de anlaştılar. Fakat ulusal olarak belirlenmiş katkılar (NDC'ler) olarak bilinen bu hedefler, dünyayı Paris sıcaklık hedefleri içinde tutmak için yetersizdi.

Paris'te NDC'lerin yetersiz olduğunu herkes biliyordu, bu nedenle Fransızlar anlaşmaya, ülkelerin her beş yılda bir yeni taahhütlerle masaya dönmesini sağlayacak bir "mandal mekanizması" inşa etti. Bu beş yıl 31 Aralık 2020'de sona erdi ve Kasım 2021'deki COP26'da ülkeler yeni hedefler belirlemek için bir araya geldi.

 

Bütün bunlar COP26'da çözülmedi mi?

COP26'daki en önemli gelişme, ülkelerin hedefinin büyük bir yıkımın gerçekleşmesine izin vereceğini kabul ederek, Paris anlaşmasının daha zorlu hedeflerine odaklanmayı kabul etmeleriydi. Paris anlaşmasının imzalanmasından bu yana yürütülen araştırmalar, sanayi öncesi seviyelerin 2 santigrat derece üzerinde bir sıcaklık artışının iklim sisteminde birçok durumda felakete yol açabilecek değişikliklere neden olacağını ve bunların bazılarının geri döndürülemez olduğunu gösterdi.

Birçok ülke ayrıca NDC'lerini COP26'da güncelledi ve küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık dörtte üçünden sorumlu ülkeler, yaklaşık yüzyılın ortasına kadar net sıfır karbona ulaşmak için uzun vadeli hedefler belirledi.

Bununla birlikte, 1,5 santigrat derecede kalmak için, dünya yalnızca yaklaşık 2050'ye kadar net sıfıra ulaşmakla kalmamalı, aynı zamanda bu on yılda 2010 seviyelerine kıyasla sera gazı emisyonlarını da yarı yarıya azaltmalıdır. Ancak, COP26'daki emisyon taahhütleri bu hedefi karşılamak için yeterli değildi. Bu nedenle Glasgow zirvesinde ülkeler, NDC'lerdeki ilerlemenin her yıl güncellenmesi gerektiğine karar vererek kilit mekanizmasını hızlandırma konusunda anlaştılar ve ülkeler bu yıl ve gerektiği sıklıkta, yeterli olana kadar yeni NDC'lerle öne çıkmaya teşvik edildi.

 

O zamandan beri ne oldu?

Geçen yıl Glasgow'da hiç kimse bugün ne kadar farklı bir dünyada yaşayacağımızı tahmin edemezdi. COVİD-19, Ukrayna işgali vb. küresel nedeniyle maalesef bu yıl da geleceğimizi kurtaracak bir adım atılamadı. Önceki 30 yılda olduğu gibi…