Bir dinin ilk şartı o dinin konulmuş inanç maddelerine bilerek, isteyerek, anlayarak inanmaktan geçer.

İnanmak, aynı zamanda söz vermektir. Taahhütte bulunmaktır. Sözleşme yapmaktır. Farkında olmaktır. İnandığı şeyin içeriğini bilmektir. Yani bilgi olarak öğrenmiş olmak gerekir.

Dinimiz olan İslam’ın İman esasları için de bu şartname geçerlidir doğal olarak. Allah’a iman ettim diyenin Allah’ı yeterince tanıma mecburiyeti vardır.

Bu bağlamda her insanın kendi eğitim ve kültür seviyesince bir başlangıca ve bir ömür süren kendisini geliştirme çalışmasına ihtiyacı vardır. Aynı meslekler gibi. Akıl ve bilgi gelişirken insanoğlunun gelişmemesi eskimesi anlamına gelir.

Dinimiz İslam’ın ikinci şartnamesi de inancın ispatı ve hayata yansımasına vesile olan ibadetler konusudur.

İbadetlerin belirli zamanlarda ve şekillerde yapılanlarının yanında bütün hayatı ilgilendiren sosyal ibadetler de mevcuttur. Aynı zamanda ritüel ibadetler hayatla direk bağlantılıdır zaten.

Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerim’den bir örnekle konuya biraz daha anlaşılabilir yaklaşalım.

Ankebut Suresi ﴾45﴿ ‘’Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten uzaklaştırır. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.’’

Bu ayette:

-Kuran-Okuma emri mevcut.

-Namazı dikkatli kıl diye de uyarıcı bir emir var.

Kurandaki bilgilerle ibadetin ne olduğunu ve olmadığını anlayan kişi için ibadet, bir koruma kalkanı, yüksek bir bilinç düzeyi, hayatta karşısına çıkanlarla ilgili farkındalık duygusunu üretir.

Hele de bazı müfessirlerin ‘’Salat’’ kelimesini daha geniş bir anlamda yani bütün ibadetler için kullandığı gibi değerlendirirsek dini olarak yapılan her şeyde bu şekli, içeriği ve anlamı yakalayabiliriz.

Bu ayeti merkeze alarak bilinçli yapılan ibadetlerin bize ve hayata katkılarını yazalım ki şu an için Müslümanların karnesine bir nebze de olsa ışık turmuş oluruz.

Mesela bilinçli ibadetler;

-Yalan konuşmayı engeller, doğru sözü konuşturur.

-Zulmü engeller, adaleti yayar,

-Haksızlığı engeller, hakkı her şeyin üstünde tutar.

-Haramlardan uzaklaştırır, Helallerle yaşamayı sevdirir.

-Bencilliği engeller, diğerkâmlığı yani empati duygusunu üretir.

-Kıskançlığı engeller, paylaşım duygusunu üretir.

-Hasedi engeller, hoş görme duygusunu üretir.

-Dedikoduyu engeller, kişisel ve toplumsal huzuru üretmeyi öğretir.

-Hakaret ve incitici olmayı engeller, Hoşgörüyü üretir.

-Haksız kazancı engeller, alın terini önceler.

-Ehliyetsizliği engeller, ehliyeti ön plana çıkarır.

-Gurur ve kibri engeller, tevazu ve ağır başlı olmayı üretir.

-Nefsinin, şeytanın ürettikleri görüşleri engeller, Allah’ın dediğine bakmayı önceler.

-Gösterişten uzaklaştırır, sadece amacını düşünmeyi öğretir.

-Dünya malına tapmayı engeller, Dünyalığı doğru şekilde kullanmayı öğretir.

-İnsan hakkı yemenin ne kadar iğrenç bir şey olduğunu öğretir.

Velhasıl ibadetlerimizin tamamı iyi ve ahlaklı insanları ve onlardan oluşan bir dünyayı oluşturmaya katkı sağlar. Bu ahlakı üretmeyen ibadetlerin sahiplerinde ciddi manada inanma problemi vardır.

Kime ve nasıl inanması gerektiğini ya bilmiyor ya da yanlış öğrendiğini söylemek hiç de zor değil.

Önce duralım ve imanımızın kalite kontrolünü yapalım. İmanımızı olması gereken ayarlarına getirelim

Bu ruhla yapılan ibadetler insanı ve yaşadığı toplumu huzurlu, güvenli, mutlu dindarların şehri ve ülkesi tarifine ulaştırır.

Allah bizden sadece bunu ister değerli okurlarım.

Hoşça kalınız.