Antalya Barosu’na kayıtlı avukatlardan İsmail Duygulu önceki gün sosyal paylaşım hesabından biz gazetecileri yakından ilgilendiren, hatta zan altında bırakan bir takım iddialarda bulundu. Mesai arkadaşım Şükrü Ağırman da bunu haberleştirdi. Avukat Duygulu’nun iddiasına göre, gazeteci olduğunu öne süren bazı kişiler, yakında yapılacak olan baro seçimlerine aday olan avukatları dolaşarak para karşılığı ‘özel haber’ teklifinde bulunuyormuş. Hatta bu adaylardan birine ‘özel haber’ yapılmış ve bu sözde gazeteci parasını alabilmek için adayı arayıp sıkıştırıyormuş…
Avukat İsmail Duygulu, sosyal paylaşım sitesi facebook’taki hesabından 27 Eylül’de, “Antalya Baro başkan adayının haberini yapıp sonra da para diye dolaşan ve adayı sürekli arayan gazeteci görünümlü üçkağıtçılara prim vermeyelim, lütfen! Gazeteci görünümlü bu üçkağıtçılardan bağımsız olamayan aday başkan olunca nerelere gebe ise onların kulvarından çıkamaz! Benden uyarması, aday kim, gazeteci kim diye sormayın, biliniyor, kulaktan kulağa yayılıyor. Başkan adaylarına tek tek sorun söylesinler. Hangi aday bu şantajcı gazeteci bozuntusu ile iş yapmış, hangi adayın haberini kimler yapmış. Haber karşılığı para ile iş yapanlar, tehdit ve şantaj amaçlı yayın yapanlar. Üstelik aday parayı ödeyememiş, kıvır kıvır kıvranıyormuş, gazeteci bozuntusu şantajcı da ikide bir arıyormuş” gibi oldukça ses getirecek ithamları sıralamıştı. Duygulu ayrıca, “Başkan adayları, hangi tanıtım, organizasyon ve basın ofisi ile çalışmaktadırlar, bunu açıklamalıdırlar. Ya da kendisini sürekli arayıp duran ve para isteyen gazeteciyi, hangi aday buna muhatap oluyor ise açıklamalı ve kamuoyunu aydınlatmalıdır” diye de adaylara seslenmişti…
Avukat Duygulu, para karşılığı ‘özel haber’ yapmakla suçladığı sözde gazeteciyi de şöyle tarif etmişti: “Ismarlama haber yaparak, ondan bundan para tırtıklayan biri. Olayda baro başkan adayının bir kusuru yok, aday kendisinin tanıtılmasını sağlayacak yayına konu olmak ister, ancak gazeteci ayağında hareket ederek, yaptığı haberin karşılığında para beklentisi içine giren gazeteci bozuntusunun açığa çıkarılması gerekiyor. Bunun da her 4 adaya sorularak açığa çıkarılması daha isabetli olur..” 
Meselenin birden fazla boyutu var. Birincisi, bu tür iddialar bizim mesleğimizde maalesef hep olmuştur. Çünkü bir gazeteciyi suçlamanın en kolay yoludur ‘para istedi’ demek.. Bunu Duygulu’nun iddialarını çürütmek anlamında söylemiyorum. Doğru olabilir. Nitekim bizler de zaman zaman bu tür kişilerin varlığını duyuyor ve bundan şiddetle rahatsız oluyoruz. Toplumda mesleğimiz adına oluşan olumsuz algılar en çok bizleri yaralıyor sonuçta. Bu tür asalakları temizlemeyi bizden çok kimse isteyemez. Ancak bu temizlik Avukat Duygulu’nun tercih ettiği yöntemle olmaz. Bunun adı bütün bir camiayı zan altında bırakmaktır. Dolayısıyla böyle kişiler varsa, biliniyorsa adıyla, sanıyla, kurumuyla birlikte açıklanmalıdır. ‘Ona sorun, şuna sorun’ demek kaçak güreşmektir. 
Öte yandan, bu tür asalaklar mevzubahis olduğunda akla ilk gelen, gazeteciler cemiyetlerinin müdahalesidir. Ancak ne yazık ki cemiyetlerin bu konuda yaptırım gücü yoktur. Günümüzde isteyen herkes bir haber sitesi açarak anında ‘gazeteci’ olabilmekte, bu sıfatı rahatlıkla taşıyabilmektedir. Yasal boşluklar ve gazeteci cemiyetlerinin yaptırım gücünün olmaması nedeniyle bir ‘otokontrol’ sağlanamamaktadır. Bu yüzden ‘çürük elmalar’ günden güne artmaktadır.
Sonuç olarak; Bu asalaklardan kurtulmanın tek yolu, ‘Kim bu adamlar’ sorusunun yanıtını açık bir şekilde ortaya koymaktan geçmektedir.
Kalın sağlıcakla..