Bir dostum vardı, Sivas-Zaralıydı…
Siyasal Bilgiler mezunu olduğu halde öğrencilik yıllarında devrimci eylemlere katıldığı için hiçbir şekilde kendisine kamu görevi verilmemişti.
Yıllarını ailesinin desteği ile geçirmek zorunda kalmış, buna rağmen kişiliğinde bozulma yaşamamıştı.
Hayata hep çelişkileri tarafından bakan ve bu çelişkileri çevresine esprili biçimde anlatan, kendisiyle ve yakın çevresiyle dalga geçen birisiydi.
Beklenmedik şekilde ve genç yaşta ne yazık ki kaybettik Şener’i…
Hep şöyle derdi;
“İnsanın yüreği neye inanıyorsa onun için atmalı ve onunla uyumlu olmalı, aksi riyakarlık ve ikiyüzlülüktür”
Nasıl olduysa bir gün Şener’le beraber Zara’ya gittik.
Babasını çocukken kaybetmişti, anası ile tanıştım…
Kısa boylu, tombulca, gülünce gamzeleri çıkan yanakları kıpkırmızı, pırıl pırıl gülümseyen ve muzipçe bakan gözleri vardı.
Beş vakit namazını kaçırmayan, orucunu tutan, zaman bulursa Kuran okuyan dini bütün bir kadın olarak anlatmıştı anasını Şener…
Ve anasının bu inançlı haline her zaman saygılı olduğunu ifade eden Şener, anası kahve yapmaya gittiğinde yaşadıkları bir olayı gülerek ve dalgasını geçerek anlatmıştı.
Gelin bunu anıyı Şener’in dilinden dinleyelim…
***
Ya Mehmet, bir gün aynen bu odada oturuyorduk.
Anam, ezan okununca kalktı seccadeyi sererek namaza başladı.
Zaten hep abdestli olduğu için böyle birden namaza durmasını yadırgamadım.
Ancak daha ikinci rekâtta ruküya vardığında birden sesli biçimde gaz çıkardı…
Gençlik zamanım haliyle kıkırdamaya başladım…
Bana, kıkırdayıp durma dercesine sureleri sert şekilde okuyarak namazına devam etti…
Selam verip duasını etti ve seccadeyi topladı.
Dayanamadım ve sordum, “Ya ana gaz kaçırdın abdestin bozuldu ama sen abdestsiz namazı kılmaya devam ettin. Kabul olur mu?”
Anam gayet sakin şekilde her zaman ki gülümsemesiyle elini kalçasına götürüp
“Oğlum o dırlayıp dursun” dedikten sonra elini yüreğine koyup şöyle dedi.
“Sen asıl buraya bak…”
***
Şener’in esprili ve hazırcevap karakterini anasından aldığını anladım ama bu tavır daha çok etkiledi beni.
O espri olsun diye söylemiyordu bu sözleri…
Allah’a kalben inanıyor ve her ne kadar kuralı çiğnemiş olsa da kalben olan inancını Allah’ın bildiğini ve bu nedenle namazının kabul edileceğine inanıyor…
Bir fikri ve düşünceyi öğrenip kabulleniyorsunuz…
Bu kabulü yüreğinizle de yaşıyorsunuz….
Bu fikir ve düşünce size zarar verecek olsa bile yüreğinizde de yaşadığınız için zerre kadar geri adım atmıyorsunuz…
Tıpkı Deniz Gezmiş gibi…
Tıpkı Mahir Çayan, Sinan Cemgil gibi…