Önümüzdeki hiç de uzak olmayan tarihlerde birçok meslek dalının önemini kaybedeceği söyleniyor, yazılıyor, ön görülüyor. Günümüz koşullarında yaşadıklarımız ve gördüklerimiz de bunun böyle olacağını ayan beyan gösteriyor.

Ya tarım sektörü?

Tarım sektörü hiç bitmeyecek. Bitemez. Canlı yaşamı devam ettikçe tarımsal üretim de devam edecektir.

Tarım bitmeyecek bitmesine de şekil değiştirecek. Tarımsal üretime yön veremezseniz, yön verenlerin yönüne ayak uyduramazsanız, aradan çekilir gidersiniz. Günümüzde hala eski usul üretim yapmaya çalışan çiftçilerimiz gibi.

Evet, gelenekselliğini teknikle, teknoloji birleştiremeyenlerin etkisi olmayacak.

TV programcısı ve tarım yazarı Harun Göksel’in, son Tarım Şurası verilerinden örnekler paylaştığı yazısında işaret ettikleri bunu gösteriyor. Harun Göksel’in Şura’nın çıktılarına bağlı olarak aktardığı notlara göre:

  • 3 trilyon 350 milyar TL'lik yatırımla sulanan alan 24 milyon dekardan 72 milyon dekara çıkarılmış.

  • Tarımsal hasıla, 2002 yılında 24,5 milyar dolarken 2024’te üç kat artarak 74 milyar dolara ulaşmış.

  • Üretimin artırılması amacıyla toplamda 2,1 trilyon TL’lik destek sağlanmış.

  • Tarımsal ihracat 32,6 milyar dolara ulaşmış.

  • Üretim planlamasıyla çiftçi, hangi ürüne ne kadar destek verileceğini bilerek ekim kararlarını verebilir duruma gelmiş.

Bu rakamları inkar etmemiz mümkün değil. Çok daha iyi seviyelere ulaşmayı canı gönülden diliyorum. Bir çiftçi çocuğu olarak tarımın güçlü olmasını çok istiyorum. Ve Türkiye’miz için, Türkiye Yüzyılının gerçekleşmesi için tarımın önemli olduğunu biliyorum. Eleştirilerim de hep iyiye gitmek için.

Yukarıdaki rakamlara katılmakla beraber ben de Harun Göksel gibi şunu merak ediyorum: Çiftçilerimizin yani kırsal kesimdeki üreticilerimizin ortalama geliri neden sürekli, aynı hızla yükselmiyor?

Harun Göksel’den alıntıyla devam edelim.

Örneğin 1995 yılında kişi başı millî gelir 2.900 dolar iken kırsalda bu rakam 1.070 dolardı. Yani yarısı diyebiliriz. 2024 yılında kişi başı millî gelir 15.000 doları aşmış, kırsal nüfusun ortalama geliri 3.000 dolara ulaşamamış.

Bu arada büyükşehirlere göç hızla devam ediyor. Kırsaldaki çiftçilerin yaş ortalaması 55 civarında. Gençler tarımdan uzaklaşıyor. Üretim planlaması yapılıyor deniliyor ama hangi alanda, nerede?

Yani yukarıda bahsedilen büyüme ve iyileşme çiftçilerimizde yok. Peki büyüme kimlere yansımış?

Tarımsal üretime dahil olan büyük şirketler büyüyerek kazanmaya devam ediyor. Hem de bunların çoğu tarım dışı sektörleri temsil eden şirketler. Sermayesi olanlar kazanırken küçük üretici küçük kalmaya devam ediyor.

Eğer köylüyü yaşatamazsak Türkiye’nin genetik kodlarına zarar vermiş oluruz. Köylünün, küçük üreticilerin yok olmasının sosyal boyutunu da hesaba katmalıyız.

Kırsal kesimin, kırsal kesimde yaşayanların ve tarımla uğraşanların güçlenmesi için buraları temsil edenlerin bir şeyler yapması gerekiyor. Bunun için üretici örgütlerinin güçlenmesi gerekiyor. Ziraat Odaları artık bu işe el atmalı.

Aksi halde tarım sektörü yaşamaya devam ederken çiftçiler yok olacak.